Los Angeles’tan sonra geri dönüş yolumuz baÅŸlıyor. Manzarasıyla ünlü Highway 1’ı kullanıyoruz. Burda LA-SF yönünde aslında denize birebir gitmiyorsunuz, SF-LA yönü direkt denize nazır gidiyor diyebilirim. Highway bir noktada tırmanışa geçiyor ve 30-40dk epey virajlı bir yol gidiyorsunuz.

Santa Barbara

Yol üzerinde Santa Barbara‘ya uÄŸruyoruz. Bu kasaba gerçekten de “güzel”. Küçük, boydan boya plajı olan, gelir düzeyi yüksek kiÅŸilerin oturduÄŸu bir yer izlenimi veriyor. İşin ilginç yönü ise en turistik yeri adalet sarayı! 1929 yılın inÅŸa edilen binanın mimari tarzının adı “İspanya Sömürge Mimarisinin Uyanışı”.
Asansörle saat kulesi “El Mirador”a çıkıp 360 derece manzarayı görebiliyorsunuz.
Sonra güzel bir salonuna giriyoruz burada nikah bile kıyılıyormuÅŸ, ÅŸansımıza açıktı. Bahçesi “Sunken Garden“da ise çeÅŸitli organizasyonlar düzenleniyormuÅŸ…

Burada “Lucky Penny” adında bir pizzacıya giriyoruz.
Pismo Beach
Konaklayacağımız yer San Luis Obispo’ya gelmeden deniz tarafında kalan Pismo Beach’de güneÅŸi batırıyoruz. Buraya gelirken “sörf yapan keçiler” yazan bir araba ve içinde gerçekten de keçileri görüyoruz.
MeÄŸer San Luis Obispo’da PerÅŸembe günleri akÅŸamları geleneksel olarak bir pazar kuruluyormuÅŸ. Pazara doÄŸru yol alırken hep filmlerde gördüğüm “sinema” ya da “konser” mekanlarının yapıldığı yerlerden birine denk geliyorum.
Pazar gerçekten de çok hoÅŸ! Bir kere yüzlerce genç var evet genç. Daha sonradan bakıp öğrendiÄŸime göre buraya yakın “Cal Poly” yani California Polytechnic State University bulunuyor. Amerika’ya geldiÄŸimden beri ilk kez bu kadar sosyal ve hareketli bir ortam görüyorum. Brüksel lahanası almış bir genç bana poz bile veriyor!

Burada ünlü bir “sakız sokağı” var. BildiÄŸiniz tüm duvarlar sakızla kaplı. Aklıma Nickelodeon’un “Hey Arnold” çizgi filmindeki Helga geliyor. O da Arnold’un çiÄŸnediÄŸi sakızları biriktirip kendine bir “tapınak” yaratmıştı.

Sabah kahvaltıyı Sally Loo’s Wholesome Cafe‘sinde yapıyoruz.
Tekrar yola koyuluyoruz. “Morro Bay” e uÄŸruyoruz.

Silikon vadisi öncesi son durağımız Carmel. Burası da plajı çok hoşuma giden bir yer oldu, nezih bir kasaba izlenimi bıraktı bende.
Silikon Vadisi
AkÅŸam silikon vadisine varıyoruz ve Sunnyvale‘de Master’dan arkadaşım Deniz ve eÅŸiyle buluÅŸuyoruz. Oradaki hayatı bir de onlardan dinliyoruz. Burada yan yana bir sürü kasabacık var Sunnyvale olsun Palo Alto olsun Mountain View olsun. AkÅŸam yemeÄŸine Palo Alto‘ya geçiyoruz orada da en son Barselona’da görüştüğüm internet/mektup arkadaşım Muhammed ve eÅŸiyle görüşüyoruz. Bize mutlaka Stanford Üniversitesi kampüsünü görmemizi tavsiye ediyor Muhammed, gerçekten de haklıymış!
Stanford University

Burası gerçekten de büyük bir kompleks. İçerisinde müze bile var. Rodin’in heykellerinin bulunduÄŸu bir bahçeden müzeye girebiliyorsunuz. Müzenin ücretsiz olması da cabası.
Cantor Arts Center
Düşünen Adam Palo Alto Spring
Thomas Hill
Sergileri gezerken bir sürprizle karşılaşıyorum:

Alessandro Piazza (1691-1702 )
Batı Amerika turunun diğer yazıları için:
San Francisco, Yosemite National Park, Death Valley, Las Vegas, Antelope Canyon, Grand Canyon, Joshua Tree & Route 66, San Diego, Los Angeles
Pingback: Grand Canyon | egecita
Pingback: Route 66 & Joshua Tree Park | egecita
Pingback: Yosemite | egecita
Pingback: Antelope Kanyonu & Page | egecita