Death Valley

Çöller diyarı

Death Valley, Türkçesiyle Ölü Vadi ve ardından ölüden başka her şey olabilecek bir şehir Las Vegas! İsmiyle sizi şaşırtmasın Death Valley beklentilerinizin üzerine çıkacak bir yer. Oldukça etkileyici kısımları var. Ayrıca Star Wars hayranları için bir hazine çünkü çekimlerin yapıldığı birçok kısmı görebiliyorsunuz!
Yolda önümüzde tatil boyunca bir slogan haline gelecek “Vista Point” çıkıyor. Bu yerler yol kenarında yer alan tabelayla önceden haberi edilen yerler zaten birçok park etmiş araba görünce bir şeyler döndüğünü anlıyorsunuz.

Parka giriş yaptığımızda ise karşımıza hemen bir tabela çıkıyor. Sıcaklık hakkında uyarıcı bir tabela.

İlk durak ise kumlu çöl ortamını yansıtan “Mesquite Flat Sand Dunes”. Burada 30 metre yükseklikte kum yığınları bulunuyor. Arada da “Mesquite” isimli ufak ağaççıklar…

Diğer gidilecek yerlere bakarken Furnace Creek adlı bölgenin birçok görülecek yerin bağlantı noktası olduğunu fark ediyoruz ama bu bölgede oteller vs harici pek bir espri yok, burada zaman kaybetmenize gerek yok.
Badwater‘a doğru yola çıkmışken yolda Golden Canyon diye bir bölüm daha görüyoruz. Burada hiking yapmama kararı alsak da girişi bile görkemini gösteriyor.

Badwater

Zamanında bu bölgede keşif yapılırken, göletlerdeki suyun içilemeyecek kadar tuzlu olması sonucu buraya “bad water” yani “kötü su” lakabını vermişler. Deniz seviyesinin altında -86,5 metre rakımında olan bu alanda tuz kümeleri ve aldıkları şekiller doğanın güzelliklerinden birini daha göz önüne seriyor.

Burada bulunan levhanın arkasında onlarca Almanya’dan gelme sticker var. Stuttgart bile var. Hatta Baden-Württemberg bölgesinin: “Burayı değil de siz hiç Baden Württemberg’i gördünüz mü?” yazan espirli stickerına epey güldük.

Biraz ileride “Devil’s Golf Course” yani “Şeytanın golf sahası” adı verilen yere gidiyoruz burası da bir tuz çölü:

Zabriskie Point

Furnace Creek’e geri dönüp biraz ileriden saptığınızda ise vadinin güzel “Vista Point”lerinden birine geliyoruz. Bu alan beş milyon önce Furnace çayının/gölünün kuruması sonucu oluşmuş ve erozyona uğramış devasa bir alan. Zamanının ünlü filozoflarından Michel Foucault‘un 1975’de buraya gelip LSD eşliğinde gün batımı manzarası izleyip hayatının en önemli deneyimlerinden birini yaşaması da mekan hakkında size iyice bir fikir verir sanırım :)

Dante’s View

Gün batımını da Dante’s View’da geçirelim diyoruz. Arabayla Furnace Creek’e gelip bu gözlem yerine doğru yola çıkıyoruz.

Buranın ismi gerçektende İlahi Komedya yazarı Dante Alighieri‘den geliyor. Kitapta yer alan cehennemin dokuz çemberi, Araf Dağı’nın yedi eteği ve cennetin dokuz gökü herhalde insanlara burdaki görünümü çağrıştırmış olsa gerek…

Gün batımından sonra Dante’s View’de ufak bir tepe çıkıyoruz. Aşağısı uçurum öyle bir yerdeyiz. Geri dönecekken bir tıssssssssss! O da nesi, bir Y I L A N. Artık hangi türüydü bilemiyorum, çıngıraklı olması muhtemel. Flo görmüş ben sadece duydum. Ben tabanları yağlayıp geriye doğru koşarken niye tek başımıza karanlıkta buraya geldiğimizi sorguluyorum. Uslu uslu diğer insanlarla manzara yerinde dur değil mi! Cep telefonunun fenerini açıp çalılara tutuyoruz yine bir Tısssssssss! Flo hızlı hızlı arabaya kadar tempolu yürüyoruz diyor. Başımıza bir şey gelmeden atlatıyoruz.

Las Vegas öncesi bize sürreel deneyime taşıyacak otelimize yollanıyoruz. Neden mi sürreel? Casino salonunda country müzik çalan bir grubu izleyen bir kedi manzarası görseniz, siz de nerdeyim ben hangi evrendeyim dersiniz herhalde :D