featured

48 articles
Babylon Berlin

Babylon Berlin

Almanca diziler kuşağımda parlayan yıldızlardan bir dizi de Babylon Berlin. Dizi spesifik olarak 1929 yılının Berlin'ini ve oradan geçen kriminel olaylar zincirlerini anlatıyor. Bunu yaparken de tarihsel olaylara politik konjonktüre değinerek Almanya'yı ve 2. Dünya Savaşı'nı tetikleyen durumları görmenizi sağlayarak ilerliyor.İlk iki sezonu yayınlanmış durumda, Almanya'da devlet televizyonu ARD medyatekine girilerek izlenebilir. Burada yalnızca Almanca altyazı bulunmakta. Üçüncü sezonu ise…
Grand Canyon

Grand Canyon

Arizona kendisini "Grand Canyon"un eyaleti olarak tanımlıyor plakalarında, öyle devasa bir yapı bu. Kuzey, Güney, Doğu, Batı her girişi ayrı ve girişlerinin arası 2-3 saat araba mesafesi. America the Beautiful kartı burada da geçerli! Yine de söylemeden geçemeyeceğim. Death Valley ve Yosemite'yi gördükten sonra Grand Canyon'un ihtişamından aşırı sarsılmıyorsunuz. Zaten manzaraya bakarken büyüklüğünü tam da algılayamıyorsunuz sanki bir ekrana bakar…
Antelope Kanyonu & Page

Antelope Kanyonu & Page

Kaliforniya ve Nevada derken şimdi de Arizona Dream başlıyor. Bu eyalet nedense pek hoşuma gitti. Page şehri Utah ile Arizona sınırında kalan bir şehir. Las Vegas'tan gelirken sürekli "zaman dilimi" değişiyor. Çünkü bu iki eyalet farklı zaman dilimi kullanıyor. Gün batımı vs hesaplarken dikkat! Page neleriyle ünlü dersek, Lake Powell, Antelope Canyon ve Horseshoe Bend diye sayabilirim. Lake Powell Bu…
Viyana

Viyana

Yıllar olmuş ki Viyana'ya gitmemiştim. Aslında öncesinde mazimiz var. Avusturya liseli olduğumdan buraya gitmek biraz Allah'ın emri. 2003 yılında üç haftalık bir dil okuluna daha sonra da 2008'in başında sömestr tatilinde gitmiştim. Ama nereden bakarsanız bir 11 sene geçmiş... Doğum günlerimiz şerefine bir gezi yapalım dedik ve Viyana'yı seçtik. Ben de yine hoş bir etki bıraktı Viyana. İlk gördüğüm Avrupa…
Sekiz yıl sonra Berlin

Sekiz yıl sonra Berlin

Sekiz sene evvel Erasmus öğrenci değişimimi Berlin'de yapmıştım 2010'da. Bu sene tekrar gitmek kısmet oldu. Uzun süre görmediğim başkente çok daha farklı gözlerle baktım elbette. Son iki senemi sürekli olarak Stuttgart'a gidip gelerek geçirdiğimi düşünürsek Güney Almanya'yı biraz içselleştirdim. Bunun üzerine tekrar daha kuzeye çıkmak farklı geldi. Berlin benim yaşadığım zamana oranla çok daha globalleşmiş geldi. Daha doğrusu ben biraz Berlin…
 Sílvia Pérez Cruz

 Sílvia Pérez Cruz

After such a long time I was pleased to see Sílvia Pérez Cruz this time in  İş Sanat/Istanbul. The last time was in Parc Ciutadella/Barcelona with a "Fado en Catalan" concept back in 2011 autumn.Silvia had a pinkish dress and was on stage barefoot.  Her orchestra was in a crescent shape encircling her:On violin Marta Cardona and Carlos Montforti ,on viola Anna Aldomà, on…
Animal Triste

Animal Triste

2017 sonunda başlayıp 2018 başı bitirdiğim bu kitap "en sevdiklerim" arasına girdi bile... Animal triste, üzgün hayvan mı demekti acaba diye düşündüm, şair burda neye sesleniyor diye düşündüm ve kitaba başladım. “Triste est omne animal post coitum, præter mulierem gallumque” Böyle yazıyordu arka kapağında da: Her hayvan cinsel birleşme sonrası hüzünlüdür: kadınlar ve horozlar hariç. Burada yazarın batı ve doğu…
Oblomov

Oblomov

Yine kültlerden bir kitap! Rus Edebiyatı'nın Oblomov'u. Şahsına münhasır bir kişilik, dönemin taşra geleneğini yansıtan bir ayna? Birçok tanım yapılmış kendisiyle ilgili, bana bizim edebiyatımızdaki "Aylak Adam"ı anımsattı. Baba parası yiyen, gelen kiralardan yaşayan başıboş bir adam? Konsept olarak benziyorlar ama Oblomov daha farklı. Öyle bir bıkmış ki yaşamaktan ve yaşadığı olaylardan, yatağına gömülüp dışarıyla çok da ilişki kurmadan yaşlanıp…
Paris Combo

Paris Combo

Uzun süredir bir dünya müziği konserine gidememiştim. 13 Kasım tarihinde yeni albümleri "Tako Tsubo" turnesi kapsamında Istanbul'u ziyaret eden Paris Combo'yu Cemal Reşit Rey'de izleme fırsatı buldum. Tako tsubo ise kırık kalp sendromu demekmiş!Daha önce 2012'de İş Sanat'a gelmişler, o sene Türkiye'de değildim kaçırmışım. Grup epey neşeli, fakat böyle salon konserleri verdiklerinde istedikleri enerjiyi tam yakalayamıyorlar. CRR, İş Sanat gibi…
Baobab Ağacına Yolculuk

Baobab Ağacına Yolculuk

Orijinal adı "die Kremetartekspedisie" olan ve bilinç akışı tekniği ile yazıldığından sağı solu önü arkası tam kafada oturmayan bir kitap bu. Güney Afrikalı Wilma Stockenström'ün Afrikaans dilinde kaleme aldığı ve Nobel ödüllü memleketlisi J.M. Coetzee'nin İngilizceye çevirdiği bir eser. Yazarın adı zaten buram buram Germenik (Stockenström), kendisi de beyaz. Bunu söylüyorum çünkü kitabın konusu köle kadınlar. Köleliği kafamda direkt siyahilikle…