featured

48 articles
Kyoto & Nara

Kyoto & Nara

So, this was my third time in Japan now and this time (considering it could be the last for a long time) I wanted to see some new cities. Getting some useful tips from my friend Berna ( she visited the city like a month before I did), I prepared my trip.So first to know: If you will travel intercity…
Körleşme, rica ederim!

Körleşme, rica ederim!

Yine epeydir merakımı celbeden kitaplardan bir tanesini bitirdim. Elias Canetti'den "Körleşme" ya da orijinalinden birebir çevirmek gerekirse "Die Blendung" -> "Kamaşma". Çok net bir şekilde İtalyan sandığım yazarın çok renkli bir geçmişi olduğunu okudum. Canetti Rusçuk/Bulgaristan'da dünyaya gelmiş bir Sefarad. Altı yaşındayken de ailesiyle Manchester'a taşınmış, erken yaşta babasını kaybedince de annesiyle beraber Viyana'ya göç etmişler. Kitabın orijinal dili "Almanca"…
Sleeping into a colorful dream? Seoul

Sleeping into a colorful dream? Seoul

Feeling depressed? Travelling alone and need some cheering? So the right choice is Seoul! I have to confess I had no idea that this city could be so charming. Well, it is a very live, girly and a “cute” city so to say. My expectations from Tokyo were fulfilled in Seoul actually. As Japanese have this kawaii culture I thought…
Strasbourg capitale de Noël

Strasbourg capitale de Noël

Continuing with my Xmas Market series: It was my second time in Strasbourg during Christmas market phase. The first one was back in 2009, where we had a European Union related project gathering. I remember they set up an ice-skate area in front of the big cathedral and we were listening to nice xmas music while it was slowly snowing.…
Hisler silsilesi Eylül

Hisler silsilesi Eylül

Edebiyat dersinde hep ilk psikolojik roman olarak beynimize kazıdığımız bir kitaptı: Mehmet Rauf - Eylül. Psikolojik olarak geçmesi ne özelliğinden dolayı kaynaklanıyor bilmiyorum. Bana kalırsa hislere çok odaklanarak ve çok ince detaylarla hep hisler üzerinden anlatılan bir roman. Hatta bana biraz Jane Austen'ı andırdı diyebilirim. Kendisinden tam 100 yıl sonra dünyaya geliyor Mehmet Rauf, 1900 yılında ise Eylül'ü kaleme alıyor.…
Basel & Stuttgart Xmas Markets

Basel & Stuttgart Xmas Markets

Well, you might have realized that I have been travelling to Swabia quite frequently. As it is more business related I generally have less chance to be a tourist around. Although I find Stuttgart as "not very charmant", the city somehow is very active since the day I am visiting. There is constantly a festival going around. Frühlingstfest, Schlemmen am…
A to the Brugge

A to the Brugge

İlk "In Bruges" filmiyle namını duyduğum bir yer olmuştu burası. Kim konusunu açacak olsa "oyy çok güzel" demeden geçmiyordu hiç. Ben de ayağımın tozuyla hemen yola çıktım, atladım trene geldim. Brüksel Merkez (böyle deyince komik oldu, Adana esprisini es geçiyorum) tren istasyonundan Brugge 1 saat 15 dk sürüyor. Eğer haftasonu gelmeyi tercih ederseniz: S ü r p r i z.…
Big in Japan, alright?

Big in Japan, alright?

Yarı iş yarı turistik olarak gittiğim Tokyo, ilk Uzakdoğu şehrim oldu. 11 saatlik bir uçuşun ardından Narita havaalanına vardık. Gitmeden önce yaptığım araştırmalar sonucu gezi boyunca kullanacağım wi-fi cihazıdır, şehir merkezine giden tren biletidir hepsini önceden aldığımdan tık tık işlemler halloldu. Tokyo’ya Gitmeden Önce Yapılsa İyi Olacaklar :) Japonya’da taşınabilir Wi-Fi cihazı kullanmak çok yaygın. Bir simcard satın almak yerine,…
Bru[X]ells

Bru[X]ells

Esra'nın düğünü şerefiyle ilk kez gittiğim Belçika'da düğün yeri olan Louvain-la-Neuve'de kaldım. Resmi nikah ve düğünün ardından ver elini Brüksel diyerek soluğu merkezde aldım. Brüksel ile ilgili genel duyduklarım: "sıkıcı, bir şey yok" olmasıydı, şahsen ben gayet beğendim, beğenmeyenleri Stuttgart'a davet ediyorum :P NedimelerleSelfieDamada yüzüğü takarkenPirinçler atılırkenMekan Grand Place Otelimin ana meydanın dibinde olması çok işime geldi diyebilirim. Brüksel'de her yer…
Malina

Malina

Avusturya Liseli olmama karşın biraz geç okuduğum bir yazar oldu Ingeborg Bachmann. Mezun olduktan sonra Avusturya Edebiyatı üzerinde özellikle bir ilgiyle okuma yaptığımı söyleyemem fakat "Erich Fried"'i keşfettiğimde çok mutlu olmuştum. Ingeborg Bachmann'ı Paul Celan mektuplarıyla tanımıştım. Okumamış olsam da kulak misafirliğim vardı. Bu sene içinde bu mektupları olmasa da çift dilli olarak "Letters to Felician"ı Almanca/İngilizce okuma şansım oldu. Mektuplardan…