Posts written by: EGe

Boydan boya Amalfi Kıyıları

Boydan boya Amalfi Kıyıları

İtiraf ediyorum en ucuna gitmedim! Ama Positano'dan başlayarak Salerno'ya kadar ziyaret etme şansım oldu. Zaten Amalfi Positano'dan başlıyor gibi bir şey. Buraya Sorrento'dan arabayla geçtik. Sezon daha yeni yeni açılmasına karşın Paskalya dolayısıyla epey kalabalıktı Amalfi, hem de denize girilmemesine rağmen! Deniz kasabalarının detayına girmeden diyebilirim ki en çok Ravello'yu beğendik. Kiralık arabayla düşük sezonda bile gezmesi zor (park yerinden…
Napoli-Pompeii-Sorrento-Capri

Napoli-Pompeii-Sorrento-Capri

Pink Martini'nin de seslendirdiği gibi "una notte a Napoli", Napoli'de sadece bir gün kalma fırsatım oldu. Yine de bu kısa vakitte elimden geldiğince dolandım sokaklarında Napoli'nin. İlk olarak o ünlü pizzasıyla başlayacağım malum boğazıma biraz düşkün biriyim. Biraz araştırınca ilk pizzacı olan Da Michele'i buluyorum ve hemen oraya yollanıyoruz. Barselona Gotiko Mahallesi gibi Mart sonu gitmemize karşın yine de kuyruk…
Zihin Kuşları

Zihin Kuşları

Daha önce okumuş olduğum bir yazar değildi Leyla Erbil. Zihin Kuşları ise bir deneme kitabı olduğundan bana sadece yazarın duruşu, ideolojisi ile ilgili fikir verdi daha çok. Daha iyi anlamak için bir romanını okumalıyım. Zihin Kuşları derleme denemelerden oluşuyor fakat bunlar birbirlerinden oldukça bağımsız. İlk denemede okuduğu bir kitaptan etkilenen yazar, kitapta adı geçen besteciyi gerçek dünyada aramaya başlıyor. Bu bir…
 Sílvia Pérez Cruz

 Sílvia Pérez Cruz

After such a long time I was pleased to see Sílvia Pérez Cruz this time in  İş Sanat/Istanbul. The last time was in Parc Ciutadella/Barcelona with a "Fado en Catalan" concept back in 2011 autumn.Silvia had a pinkish dress and was on stage barefoot.  Her orchestra was in a crescent shape encircling her:On violin Marta Cardona and Carlos Montforti ,on viola Anna Aldomà, on…
Animal Triste

Animal Triste

2017 sonunda başlayıp 2018 başı bitirdiğim bu kitap "en sevdiklerim" arasına girdi bile... Animal triste, üzgün hayvan mı demekti acaba diye düşündüm, şair burda neye sesleniyor diye düşündüm ve kitaba başladım. “Triste est omne animal post coitum, præter mulierem gallumque” Böyle yazıyordu arka kapağında da: Her hayvan cinsel birleşme sonrası hüzünlüdür: kadınlar ve horozlar hariç. Burada yazarın batı ve doğu…
Sevgili Arsız Ölüm

Sevgili Arsız Ölüm

Ne yalan söyleyeyim, kitabın adı bana biraz daha felsefik böyle entelektüel bir hikaye okuyacağım izlenimini vermişti. Ölümle konuşan, onu pabucunda sallayan biri mesela, ya da Adalet Ağaoğlu'nun "Ölmeye Yatmak" romanındaki ağır havayı solumamızı sağlayan Aysel gibi. Ne var ki yanılmışım! Kitap Anadolu'nun bir köyünde başlıyor ve köyden kente göç üzerinden kentte sonlanıyor. Köy vs. Kent diye iki bölüme bile ayırabiliriz.…
Oblomov

Oblomov

Yine kültlerden bir kitap! Rus Edebiyatı'nın Oblomov'u. Şahsına münhasır bir kişilik, dönemin taşra geleneğini yansıtan bir ayna? Birçok tanım yapılmış kendisiyle ilgili, bana bizim edebiyatımızdaki "Aylak Adam"ı anımsattı. Baba parası yiyen, gelen kiralardan yaşayan başıboş bir adam? Konsept olarak benziyorlar ama Oblomov daha farklı. Öyle bir bıkmış ki yaşamaktan ve yaşadığı olaylardan, yatağına gömülüp dışarıyla çok da ilişki kurmadan yaşlanıp…
Paris Combo

Paris Combo

Uzun süredir bir dünya müziği konserine gidememiştim. 13 Kasım tarihinde yeni albümleri "Tako Tsubo" turnesi kapsamında Istanbul'u ziyaret eden Paris Combo'yu Cemal Reşit Rey'de izleme fırsatı buldum. Tako tsubo ise kırık kalp sendromu demekmiş!Daha önce 2012'de İş Sanat'a gelmişler, o sene Türkiye'de değildim kaçırmışım. Grup epey neşeli, fakat böyle salon konserleri verdiklerinde istedikleri enerjiyi tam yakalayamıyorlar. CRR, İş Sanat gibi…
Baobab Ağacına Yolculuk

Baobab Ağacına Yolculuk

Orijinal adı "die Kremetartekspedisie" olan ve bilinç akışı tekniği ile yazıldığından sağı solu önü arkası tam kafada oturmayan bir kitap bu. Güney Afrikalı Wilma Stockenström'ün Afrikaans dilinde kaleme aldığı ve Nobel ödüllü memleketlisi J.M. Coetzee'nin İngilizceye çevirdiği bir eser. Yazarın adı zaten buram buram Germenik (Stockenström), kendisi de beyaz. Bunu söylüyorum çünkü kitabın konusu köle kadınlar. Köleliği kafamda direkt siyahilikle…
Prens

Prens

Epeydir merak ettiğim bir isim de Niccolò Machiavelli'ydi. Süreki kullanılan "Makyavelist" tabirinin fikir babası olduğundan da ilgimi çekiyordu. Açıkçası 1513'te yazılmış olan bu kitaptan "hedefe/amaca/zafere giden her yol mübahtır" tadında bir anlam çıkarmadım, belki de kendisini derinlemesine incelemediğim için olabilir. Genel olarak hükümdarlık çeşitlerini, hangi koşulda hangi karakter tipinin nelere sebep olacağını, farklı yöntemler kullanıldığında bunların nelere mal olabileceğini, hükmetmek…