Saraybosna mı demeli Sarajevo mu? Meğersem Sırplar Hırvatlar alınıyormuş Saraybosna deyince, çünkü onları kapsamıyormuş bu isim. Bilmiyordum.
Etrafı dağlarla kaplı bir başkent burası, öyle ki uçak inerken epey sarsılıyorsunuz. Hele ki mevsim rüzgarlı bir mevsimse aman aman! Kendimizi bir rollercoasterda hissettik dakikalar boyunca. Merkeze gitmeden havaalanına yakın “umut tüneli”ne gidiyoruz, meğer Ayşe Kulin’in Sevdalinka romanında da geçiyormuş bu tünel, annem hatırlattı sağ olsun. Savaş sırasında gıda ve tıbbi malzeme yardımının yapılabilmesi için kazılmış bu tünel. Öyle çok çok uzun değil hatta 800 metre uzunluğunda. Yaşlı bir teyzenin evinin altından başlıyor ve havaalanı pisti civarında bitiyor. Gelen yardımları bu şekilde ulaştırıyorlar.,
Merkeze geldiğimizde ise bir sürprizle karşılaşıyoruz. Şehir Doğu ve Batı olarak bir sınırla ikiye ayrılmış aslında. Batı kısmında Avusturya- Macaristan İmparatorluğu izleri; Doğu kısmında ise Osmanlı izleri bulunuyor. İzden kastım genel olarak mimari yapı. Camilerin birçoğu Doğu tarafında yer alıyor mesela, kiliselerin ( Ortodoks ve Katolik) Batı’da yer alması gibi. Ya da nehir kenarındaki Avrupai binalardan anlayabiliyorsunuz bu etki farklılığını.
İsa’nın Kalbi Katolik Katedrali & Gazi Hüsrev Camii & Sırp Ortodoks Kilisesi
Bu üçlüyü açık bulmak gerçekten zor! İçerisini gezmek istiyorsanız geçerken gezerim diye düşünmeyin :). Aralarında taş çatlasa 200’er metre bulunan bu üç dini mabed şehrin farklı kültürlülüğünü göz önüne seren en belirgin yapılar. Hatta nehrin diğer tarafında bir de sinagog bulunuyor fakat hala tadilatta. Biz zaten Cumartesi gittiğimizde bugün Şabat dediler :) Birbirine bu kadar yakın dini yapılar görmek bende Ortaköy’deymişim hissi yarattı.
Katedral ( Katedrala Srca Isusova): Bu katedral favori buluşma noktası. 1881 yılında inşa edilmiş kilise, neo gotik mimari eseri. Toplamda 6 adet çanı bulunuyor ve önünde Tanrı seni seviyor yazan bir yazı var.
Camii: Mimar Sinan’ın eseri olan bu camide 1531’de yapılışından başlayarak her gün bir hatim indiriliyor. Caminin harcında sütle yumurta kullanılmış.
Kilise (Saborna crkva u Sarajevu): Bu kiliseyi gezmek 1-2 Euro idi fakat öğrenci iseniz ücretsiz de sokuyorlar. Oldukça şaşalı bir kilise diyebilirim. 19.yy’da üç bazilikalı ve 5 kubbeli olarak Bizans mimarisi stilinde inşa edilmiş. Önündeki bahçede yer satrancı oynayan yaşlı amcaları her daim görebilirsiniz.
Önemli Bilgi: Mimar Sinan’ın 1531’de inşa ettiği Gazi Hüsrev Camii/Begova Dzamija turistik gezi için sadece sabahları 9-11 arası açık. Aman dikkat!
Saraybosna Caz Festivali
Çok havalı olacak ama buraya gitme sebebimiz bu festival oldu. Lakin çok sevdiğimiz bir grup çıkacağından değil, hatta Akbank Caz’a gelenlerin çoğu buraya da geliyor diye daha yerel bir grup tercih ettik. Teofilovic ikizleri ve Miroslav Tadic. Bize verdikleri genel izlenim Karadeniz’in kemençe bazlı şarkılarının Sırpça söylenmiş hali, buyrun bakın. Bu videoyu da ben kendim çektim:
Cevapi & Bürek
En çok dikkatimizi çeken nokta eski sporcuların ( futbolcu, basketbolcu) daha sonra restoran açmaları oldu ya da bir şekilde spor ve restoran ilişkisi. Biz mesela cevapcici yemek için Željo‘ya gittik, bir futbol klübünün adı. Hodžić’in de mekanı vardı. Ya da Boşnak Böreği için gittiğimiz Buregdžinica Bosna ‘nın logosunda basket potası vardı.
Açıkçası bizim boşnak böreği atölyemizde çıkan ürünlerin yanına yaklaşamadı yediğimiz börekler. Meğersem bizim yediğimiz Karadağ usulüymüş, Boşnak böreği kol böreği gibi şekil olarak. Kıymalı, Peynirli, Ispanak-Peynirli, Patatesli, Kabaklı, Sarımsaklı gibi çeşitleri mevcut. Yanına sos olarak yoğurt koyuyorlar. Ayrıca bizim ayranda daha yoğun kıvamlı ama süzme yoğurttan daha ince bir içecekleri var. Adına “ekşi süt” diyorlar, ayran seviyorsanız kesin deneyin.
Dveri Restoran (Prote Bakovica 12, Sarajevo) / Foursquare
Dveriyi birçok yerde okumuştum ve mutlaka gidilmesi gereken bir restoran olarak nitelendiriyorum. Biz tok gittik, denememiş olmayalım diye. O halde bile epey beğendik. Hem mekan hem yemekler çok güzel. Başçarşı’ya çok yakın, Sebil’in arkasında kalıyor. Menüsüne burdan bakabilirsiniz. Restoranın en çok tercih edileni Dveri Gulash ve Beef Steak oluyormuş, biz de başlangıçlar tabağı ve bu iki ana yemeği sipariş ettik. Hepsi çok başarılıydı, ev yapımı ekmekten sipariş edin kesinlikle.
Bosanska Kafa / Boşnak Kahvesi
Boşnak kahvesi cezvesiyle birlikte geliyor, kahvenizi kendiniz dolduruyorsunuz. Bir eve misafir olduğunuzda ise kocaman bir cezve ortaya geliyor, herkes kendine oradan dolduruyor. Hatta bittikçe yeniliyor. Boşnak kahvesi alışık olduğumuz Türk kahvesinden farklı olarak sıcak su ile yapılıyor. Bizim kesme küp şekerlerden biraz daha büyük kıtlama şekeri ve lokum ile servis ediliyor.
Zlatna Ribica ( Altın Balıkçık) / Kaptol 5, Sarajevo / Foursquare
Bu bara iyi ki de gitmişiz! Ambians şahane! Ve gerçekten de içeride ilginç bir akvaryumda yüzen tek bir altın rengi balık(çık) var. Mekan tamamen antikalarla döşenmiş. Her masanın üzerine sarkan lambaların ya da aydınlatmaların bir ucuna gerçek üzümler yerleştirilmiş. Biz sıcak şarap ve Boşnak birası olan Sarajevsko denedik.
At Mejdan & Music Pavilion
Miljacka nehri kenarında, Ćumurija Köprüsü ve Latin Köprüsü arasında kalan park ( At Meydanı), sonbaharda görsel zevkimizi tavana çıkardı. Kırmızı, sarı, yeşil… Yapraklar ve ağaçlar arasında huzur dolduk :)
Festina Lente
Güzel Sanatlar Fakültesi’nin karşısında olan bu köprü 2012’de açılmış ve görülmesi gereken bir mimariye sahip. Sadece malzeme seçimini sorguladık. Çok çabuk kirleniyor ve birileri sürekli temizlemek zorunda kalıyor.
Saraybosna Gülleri
Sanırım bunu bu şekilde adlandırmak beni biraz rahatsız ediyor. Çünkü bu izler birden çok insanın ölümüne sebep olan her havan topu mermisinin patladığı noktadan kalma. Bu izlerin içi kırmızı bir reçine ile dolduruluyor bir nevi kan gibi. Kan ve gül…
Latin Köprüsü
1. Dünya Savaşı başlangıcına bahane olan Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın suikasti işte tam bu köprünün yanında gerçekleşmiş. Sırp milliyetçisi Gavrilo tarafından 28 Haziran 1914’de öldürülmüş Franz Ferdinand. Hemen dibinde de müzesi bulunuyor. Maalesef savaş sırasında suikastçinin ayak izlerinin bulunduğu parça çalınmış.
Tito Ateşi / Vječna vatra / Sonsuz Ateş
II. Dünya Savaşı’nda ölen sivil ve askerlerin anısına sonsuza dek yanacak olan ateş. Eski Yugoslavya devlet başkanı Tito’nun zamanından beri yanmakta olan bir ateş bu, hiç sönmeden… Eskiden kömürle yanan ateş artık doğal gaz kullanıyor ve 7/24 yanıyor… Nazi Almanyası ve Hırvatistan tarafından dört yıl süren işgal sırasında açılan anıt Mareşal Tito (Maršal Tito) Caddesi ile Ferhadiye (Ferhadija) Caddesi’nin kesiştikleri yerde bulunuyor.
Milli Kütüphane / Gradska vijećnica Sarajevo
19.yy sonlarında inşa edilen bina ilk önce belediye binası olarak kullanılmış 1949’da ise Bosna Hersek Ulusal ve Üniversite Kütüphanesi haline gelmiştir. Lakin 1992’de meydana gelen saldırılarla 2 Milyondan fazla kitap yanmıştır. Renove edilen binanın içinde bugün Endülüs esintileri var.
İlginç Bilgiler
- Buraya en çok Türkler geliyor sanırım. Turist oranlarını düşük buldum gelenler de Türk, o yüzden esnaf epey Türkçe biliyor. Yunus Emre Enstitüsü olsun, üniversite okumaya gelenler olsun epey öğrenci de var.
- Saraybosna’da tuvaletlerde taharet musluğu yok! Müslümanların yoğun yaşadığı bir yer için beklerdim ne yalan söyleyeyim. Öğrendiğimize göre evlerde olabiliyormuş ve genel kullanım “bide”ymiş. Bayağı Avrupai…
- Boşnak bebekler ortalama 4 kg’ye yakın doğuyormuş; ağzımız açık kaldı. 2.5 kg doğmuş biri olarak epey yadırgadım. Hatta evine misafir olduğumuz Amina’nın babası 5.5 kg doğmuş. Amina’nın dediğine göre bu beslenmeden ziyade genetik. Savaş yılı hamile olan annesi, yiyecek sıkıntısı olmasına rağmen erkek kardeşini ’93 yılında tam 4 kg olarak dünyaya getirmiş.
- Kapalı mekanlarda sigara içilebiliyor! Epey şaşırdım bu duruma, o kadar alışmışım ki içilmemesine. Barda, havaalanında, restoranda, kafede her yerde kül tablası.
Pingback: Trileçe Etkinliği / Mekanist | egecita
Sarajevo sehrin tum Bosna-Herseklilerce kullanilan adi. Sadece Hirvat ve Sirplar degil, Bosnali Muslumanlar (Bosnaklar) da bu adi kullaniyor. Saraybosna sadece Turkce’de kullanilan ismi. Iyi gezmeler ve guzel yazilara devam dilegiyle.
Merhabalar, evet biliyorum sadece Saraybosna denmesine Sırpların ve Hırvatların alındığını duydum belki de yanlış anlamışımdır.
çok faydalı bir yazı olmuş. emeğinize sağlık
Teşekkür ederim :)
Pingback: Bosna Hersek’te bir Ortodoks Düğünü | egecita