1984

Hakkında oldukça çok konuşulan bir kitap 1984, 8 ve 4 ün yerini değiştirdiğinizde asıl yayınlandığı tarihi buluyorsunuz 1948. Türkiye’de ise ismi gibi 1984’te yayınlanıyor Can Yayınları tarafından. Kurulmuş bir düzen ve itaat eden insanlar. Her şey planlı, her şey kontrol altında. İnsanların duyguları, cinsel yaşamları, aile ilişkileri hepsi belli bir standarda oturtulmuş ve dışına çıkmaya çalışanlar, çizilen yoldan sapanlar eleniyor. Evet eleniyor, yok ediliyor ve tarihte hiçbir iz bırakılmıyor bu kişilere ait. Tüm kayıtları, yaptıkları her şey ortadan kaldırılıyor. Var mısın? Yoksun! Bu kadar basit. Düzene boyun eğmek zorundasın. Düşüncelerinden bile korkar duruma geliyorsun çünkü her an izleniyorsun. Yaptığın herhangi bir mimik, jest şüphe uyandırabilir. Tarih, haberler sürekli “parti” çıkarına manipüle edilir ve Büyük Birader nasıl uygun görürse o yazılır. Kimse de geçmişi hatırlamaz, sorgulamaz!

 Fuhuş, gizlice ve zevk almadan yapıldığı, yalnızda aşağı ve horlanan sınıftan kadınları kapsadığı sürece o kadar önemli değildi. s:90

Winston’un yüreğine su serpilmişti. Demek Julia bunu pek çok kez yapmıştı; keşke yüzlerce, binlerce kez yapmış olsaydı. Yozluğu anıştıran her şey onda her zaman çılgınca bir umut doğururdu. “Bak. Ne kadar çok erkekle yattıysan, seni o kadar çok seviyorum. Anladın mı?” “Evet, çok iyi anladım.” “Saflıktan tiksiniyorum, iyilikten tiksiniyorum! Erdem diye bir şey olmasın istiyorum. Herkes dipten doruğa yozlaşsın istiyorum.” s:154

Her gün Londra’nın tepesine inen tepkili bombalar, olasılıkla,”sırf halka korku vermek için Okyanusya Hükumeti tarafından atılıyordu. s:183

Ne var ki, Julia, Parti öğretilerini yalnızca kendi yaşamına iliştiği ölçüde sorguluyordu.  s:183

Son zamanlarda biz de kendimizi bu senaryoya ait hissetmeye başladık Türkiye’de. Her şeye karışma çabasında bir iktidara sahip olduğumuzdan…İnternette buldum hoşuma gitti: