Epeydir merak ettiğim bir isim de Niccolò Machiavelli’ydi. Süreki kullanılan “Makyavelist” tabirinin fikir babası olduğundan da ilgimi çekiyordu. Açıkçası 1513’te yazılmış olan bu kitaptan “hedefe/amaca/zafere giden her yol mübahtır” tadında bir anlam çıkarmadım, belki de kendisini derinlemesine incelemediğim için olabilir. Genel olarak hükümdarlık çeşitlerini, hangi koşulda hangi karakter tipinin nelere sebep olacağını, farklı yöntemler kullanıldığında bunların nelere mal olabileceğini, hükmetmek için gerekli şartları, komşularla ilişkilerde dikkat edilmesi gerekenler gibi bir sürü farklı bakış açısına değiniyor. Bir nevi el kitabı yazmış; İtalyan olduğu için zamanında İtalya topraklarında hüküm süren farklı devletlerin (Venedik Cumhuriyeti, Milano Dükalığı, Floransa Cumhuriyeti, Napoli Krallığı ve Roma Papalık Devleti) izlediği politikaları ve bunların ne gibi sonuçlar doğurduğunu sıkça örneklenfiriyor. Özellikle Yunan & Roma tarihinden de bolca atıfta bulunarak, her tespitini kendi tecrübesinden bir olaya bağlayarak teoride kalmayıp pratiğe de iniyor.
Kitapta iyi bir yöneticinin tilki-aslan kombinasyonu içinde hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu iki hayvanın doğasını inceleyip birebir uygulamak gerektiğinin altını çiziyor.
“Bir prensin hayvan doğasını iyi kullanabilmesi gerektiğine göre, hayvanlardan tilki ve aslanı seçmelidir; çünkü aslan kendini tuzaklardan koruyamaz, tilki de kendini kurtlardan koruyamaz. Öyleyse, tuzakları tanımak için tilki, kurtları korkutmak için de aslan olmak gerekir: Yalnızca aslanlık edenler bu işten anlamıyorlar demektir. s:102
İnsan doğasıyla ilgili ilginç çıkarımlarda da bulunuyor; insanların maddi kayıpları manevi kayıplarından daha üstün tuttuğunu iddia ediyor:
…ama özellikle başkasının malından uzak durmalıdır; çünkü insanlar babalarının ölümünü mal varlıklarının kaybından daha çok unuturlar.” s:99
“Kesin kanım o ki, atılgan olmak temkinli olmaktan daha iyidir; çünkü tarih dişlidir ve ona hükmetmek isteniyorsa, onu övmek ve zorlamak gerekir.
Talihin soğuk davrananlardan çok, bu kişilere kendini temsil ettiği görülür; gene bu yüzden, kadın olarak (burada tarih kelimesinin hem latin kökenli dillerde hem de germen kökenli dillerde hep dişi olduğunun altını çizerim), hep gençlerin dostudur, çünkü gençler daha az temkinli, daha saldırgandırlar ve daha pervasızca hükmederler ona”. s:133