15 Temmuz 2011, Caz festivali programını gördüğümde beni en çok heycanlandıran konserlerden biri bu tarihte, suyun kadınları! Daha önce de bahsetmiştim, Javier Limón’un albümüne bir sürü farklı ülkeden, Akdeniz ülkesinden kadın vokaller konuk sanatçı. Bugün onların konseri vardı…
Kıyamet sıra Türkiye’ye gelince oldu. Aynur Doğan çıktı Kürtçe bir türkü seslendirdi, ikinci türküsüne başladı…İki şarkıyı dinlerken de düşündüm, sanatı düşündüm, müziğin evrenselliğini, 2. şarkının sonuna doğru yuhalamalar, protesto alkışları başladı… Alkışlarla sıyrıldım düşüncelerimden. Gündemi futbol klübü şikelerinden sıyıran bir olay olmuştu önceki gün, 13 şehit verilmişti Diyarbakır’da…Ve insanlar bugün Kürtçe duymaya, müzik dinlemeye tahammül göstermedi. Yalnız anlamadığım bir sürü nokta var, 1. Gittikleri konserin programına bakmıyorlar mı, 2. Söylenilen Kürtçe şarkılarla yaşanılan acı olayın ne gibi bir alakası var. Aynur’un birkaç çift laf etmesi, üzgün olduğunu belirtmesi istenmiş; neden ki? Konser onun kendi konseri bile değil, konuk sanatçı. Orkestrası bile yabancı. İnsanlar o sırada ondan bir de Türkçe bir şarkı beklediler sanırım, ben öyle hissettim. Fakat hep Kürtçe şarkılar seslendiren bir sanatçı ve zaten önceden belirlenmiş bir program var, orkestrası bile yabancı dediğim gibi. 3. şarkısına da Kürtçe başlayınca, seyirci iyice galeyana geldi. Bir karmaşadır koptu kalkıp gidenler, ıslıklar, yuhalamalar… Öte yandan motive etmek için alkışlayıp destekleyenler… İki alkış (protesto-destek) birbirinin içine girdi, Aynur teşekkür etti ve sahneden indi. Javier Limon, ‘arkadaşlar biz Küba’dan ve İspanya’dan geliyoruz’ nedir bu gibilerinden bir laf etti…Buika geldi, ilk şarkısını seslendirirken, tepeye toplanan bir grup bağırarak İstiklal Marşı söyledi. Buika şaşırdı bana mı eşlik etmek istiyorlar, ben mi onlara etmeliyim!? gibilerinden bir şeyler söyledi. Bu arada konseri hızla terk eden bir sürü insanın girdiği laf dalaşını anlatmam mümkün değil. Sadece geçen bir adamın oturan kadınlardan birine ‘kes lan sesini, KES dedim’ diye bağırdığını duydum. Gerçekten çok tuhaf hissettim. Müziğin, sanatın konuştuğu yerde olay bambaşka bir yere çekildi. Daha sonra İsrailli şarkıcı Rita çıktı, İbranice şarkı söylemeye başlayınca ben ÇOK KORKTUM, onu da protesto ederler diye düşündüm; ama çoğu insanın şarkı söylenen dilin İbranice olduğunu fark ettiğini, ya da Rita’nın da İsrailli olduğunu anladığını düşünmüyorum. Çok da cilveli bir kadındı, bir şey olmadı. Ama içimi inanılmaz bir huzursuzluk kapsadı. Sanki o an bir savaş başlamış gibi geldi açık hava sahnesinde, olan bitene gerçekten inanamadım. İnsanların saygısızlıklarını gördükçe, dediklerini duydukça Sinan’a baktım, duyduklarım doğru mu diye onaylatmak istedim. İnternette bir çok yorum okudum, madem şehitlerin kanları daha kurumadı neden eğlenmeye konsere gidiyorsunuz demişler protestoculara. Benim kafamı karıştıran insanların müzik bilinçsizliği, flamenko şarkı söylecek bir Aynur bekliyorlarmış, hiç kimse zahmet edip de bir bakamamış internetten….Bugün gerçekten içim ağladı….
Ben de konserde gercekten sok oldum, insanlar cok keskin ya siyah ya beyaz, ne protesto edenler saygiliydi, ne de Aynur iki laf edip en azindan biraz ortami yumusatti. CD sinde 1 Turkce sarki da var en azindan 3. olarak bunu soyleyeyim sizin icin diyebilirdi. Protesto edenler de protesto etmekten cok kadina kufur eder sekilde davrandilar. Bu ne kadar cahil oldugumuzu ispatliyor. Saglikli esnek bireyler degiliz, gergin abuk subuk cahil bir toplum olduk…
Pingback: Aynur ve Tania Benzerligi | egecita