İtiraf ediyorum ki daha önce Mungan okumamıştım. Kaç senedir evde ” Üç Aynalı Kırk Oda”sı duruyordu. Geçenlerde kısmet oldu. 3 ayrı hikaye içeren bir kitap bu. Üçü de çok ayrı kafalar yaşatıyor insana.
Alice Harikalar Diyarında, Aldous Huxley- Cesur Yeni Dünya’nın içine aşk serpiştirilmiş hali gibi. Bir androidle yaşanan aşk; zavallı Alice…
Aynalı Pastane: İki hikaye arasında ne kadar büyük bir uçurum var. Mungan’ın tarzını beğendim. Bu hikayesinde ilginç kahramanlar barındıyor. Aseksüel bir danışman, farklı zaman dilimlerinde gezinerek etini satarak sınıf atlayan bir kadın…Kadın-erkek-cinsellik-güzellik bir farklı mana alıyor bu hikayede.
Gece Elbisesi: Kitabın en ağır hikayesi herhalde budur. Hikaye değil aslında roman diyebilirim. Yanlış cinsiyette dünyaya geldiğini erken yaşta fark eden bir çocuğun hayatını görüyoruz. Karman çorman aile ilişkileri, saklanan sırlar, Doğu’ya gelin gitmiş annesinin çektikleri… Küçük yaşta kendisiyle ilgili keşifleri. Ayrıca Doğu-Batı kavramlarıyla ilgili göndermeler var. Her iki tarafın da aşırılıklarıyla ilgili bir alay görüyorsunuz.
Benim de Murathan Mungan’dan ilk okuduğum kitap buydu, geçen seneydi sanırım. Beni çok etkiledi. Sonra fark ettim ki bizde zaten bütün kitapları varmış, ben çok geç keşfetmişim. :)
Alemsin Başak :) İhsan Oktay Anar okudun mu? Yeni kitabı çıktı?