İtalya’nın güneyine sürgüne gelen bir doktor/ressamın köy izlenimlerini anlatıyor bu roman. Konu bakımından Il Postino filmini andırıyor, Şilili şair Pablo Neruda‘nın İtalya’ya sürgün gittiği bir adayı konu alıyordu film.
Kitap hem Calvino‘nun hem de Sartre‘nin ön sözleriyle başlıyor. Carlo Levi’nin yazdığı kitap güney İtalya’da köylülerin hayata bakış açılarını göz önüne seriyor. Sanılanın aksine “güney” olmasına karşın dindar bir halk yok. Adı üstünde İsa’nın köylerini pas geçtiğini düşünüyorlar. İnsanlar dine de devlete de inanmıyor! Birçoğu Amerika’ya göç etmiş ve 1929 Wall Street iflasıyla gaza gelmeleri sonucu memleketlerine geri gelmişler. Lakin gelen bin pişman! Köylü yaşamlarına geri dönen edindikleri serveti bir çırpıda bir araziye harcayan Amerika’yı kısa sürede unutan ve öncesine kıyasla sefil bir yaşama merhaba diyen bir sürü insanla dolu köy. Eşkıyalar, ağalar, jandarmalar gırla…
Özellikle kadınlarla ilgili ilginç gelenekleri beni çok şaşırttı. Örneğin erkek kardeşi ölen kızlar 1 sene, babası ölen kızlar ise 3 sene evlerinden dışarı çıkmıyormuş! Buna kiliseye gitmek de dahil. Yas renkleri giymeyi geçtim. Ya da bir kadının yaşı ne olursa olsun seksen beşlik ninenin bile doktor bile olsa bir erkekle baş başa kalması katiyen uygun değil.
Kahramanın kafasını toplamak ve insanlardan uzaklaşmak için köyün mezarına gidip halihazırda kazınmış bir çukura inerek orada yatarak dinlenmesi de beni Amak-ı Hayal‘e götürdü. Orda da Aynalı, Raci’ye mezarlığın üzerine uzanmasını istemişti.
Bir başka ilginç konu ise söz konusu insan hayatı olsa bile bürokrasi ve egonun yol vermeyeceği oldu. Ölüm kalım meselesi olan acil durumlarda bile sürgün doktorun köyün dışına çıkması engelleniyor. Böyle bir şeye izin verirse muhtarlığının tehlikeye gireceğini düşünen köy muhtarı herkesi saatlerce bekletiyor. Ve nihayet bir jandarma eşliğinde köy dışındaki hastaya giden doktor geç kalmış oluyor. Köydeki “sözde” doktorların egosu da ayrı bir konu. Adam gibi ne tedavi biliyorlar ne de teşhis koyabiliyorlar ama pratiği olmayan sadece tıp okumuş olan sürgünün köy içinde tercih edilmesine sinir oluyorlar. Kendilerinden çok daha iyi olmasını yediremiyorlar ve yoluna taş koymaya çalışıyorlar. Konu insan hayatı bile olsa kimin umrunda!