Damızlık Kızın Öyküsü

Damızlık Kızın Öyküsü

  • November 25, 2018
  • |
  • Genel
  • |

Yine hiç nereden bulup eklediÄŸimi bilmeden alınacak listeme ekleyip konuyla alakalı en ufak bir fikrim olmadan baÅŸladığım bir kitaptı. Böyle ön yargısız olunca insan, gerçekten objektif girebiliyor hikayeye. Mesela “Issız Adam” filmi zamanında acayip ünlüyken herkes konuÅŸurken o kadar dışında bırakmışım ki kendimi, film baÅŸlayana kadar “Issız bir Ada” da geçecek tropik bir hikaye bekliyordum. Ne bileyim bir nevi Pi’nin YaÅŸamı gibi. Sonra bambaÅŸka bir hikaye çıkmıştı. Bu kitap da öyle…

Bir anda fütüristik mi desem, bu dünyanın dışında mı desem, Amerika sınırlarında olup bambaÅŸka koÅŸulların “yüklendiÄŸi” bir dünyaya iniyorsunuz. Olayları anlamlandırmanız biraz zamanla oluyor. Anlatıcı,ilk baÅŸta yetimhane sandığım bir merkezde geçen hayatıyla giriÅŸ yapıyor; sonrasında ÅŸimdiki zamana dönerek bulunduÄŸu eve geliÅŸini anlatıyor. YavaÅŸ yavaÅŸ koÅŸulları görerek ne gibi bir dünyada yaÅŸandığını anlıyorsunuz.

Özetlemek gerekirse askeri darbe yapılmış ve yönetim biçimi askeri teokrasi. Herkes denetim altında her ÅŸey kontrol ediliyor. Yakup’un OÄŸulları’nı temsil eden bu darbecilerin düzenine Gilead deniyor.

Kadınlar toplumdaki yerlerini üreyebilme potansiyellerine göre belirliyorlar. Bu da daha önceden doÄŸum yapmış kadınları sözüm ona bir “avantajla” kırmızı elbiseli (regl olan?) klasmana sokuyor.  Bu dünyadaki toksinler,  radyolojik atıklar vs iki cinste de kısırlaÅŸma yarattığından, kısır olduÄŸu tespit edilen kadınlar önceden yüksek rütbeli biriyle evli deÄŸilse, hizmetçi, kolonilerde pislik temizlikçisi ya da alt sınıf erkeklerin iÅŸlerini gören ekonokadınlardan biri olmakla mecbur. Bir de fahiÅŸe olma opsiyonu var, unutmayalım. 

AÅŸksız bir dünya bu. S e v i ÅŸ i l m i y o r.  Yapılan ÅŸey ç i f t l e ÅŸ m e… Kırmızı elbiseli damızlık kadınlar verimli dönemlerinde bir merasimle atandıkları evin beyiyle evin hanımı eÅŸliÄŸinde çiftleÅŸiyor. Tek umudu bir bebeÄŸi olması. BebeÄŸi olunca da elinden alıp evin hanımına veriyorlar. Bir nevi taşıyıcı anne görevi görüyor kadınlar. İşin daha da ilginci damızlık seçilen kadınların isimleri yok. KiÅŸiliksiz gibiler. Kendilerine “ait oldukları” ya da daha gerçekçi tabirle “malı oldukları” komutanın adıyla hitap ediliyor. Gleninki, Fredinki  gibi…

Bu arada da etrafta sivil polis gibi casusluk yapan “Göz”ler var. Kimin sizi ispiyonlayabileceÄŸini kestirmeniz güç. Kitabı okurken elime bir eÅŸantiyon tester geçti. Algıda seçicilik diyeceÄŸim ama aynen şöyle:

İşin ilginçleştiği kısımlar ise bu düzenin de buglarının olması. Komutanlar nerdeyse eski zamandaki gibi gece mekanlarına gidip yasak olan giysileri giymiş hayat kadınlarıyla gününü gün edebiliyorlar. Öykümüzün kahramanı June ya da nam-ı diğer Fredinki, komutanıyla kişisel bir ilişkiye başlayınca komutan bu farklı dünyanın kapılarını ona yavaş yavaş açıyor.
İlk olarak “Scrabble” oynamayı teklif eden komutan, hediye olarak eski günlerden kalma dergiler hatta bir yüz kremi bile getiriyor June’a. En sonunda da onu gece dışarı çıkarıyor ortam görsün diye.

Odasının gizli bir kısmında bulduğu ve Latince sandığı cümleyi komutana soruyor:

  Nolite te bastardes carborundorum.

“Piçlerin seni ezmesine izin verme”

Komutan açıklama yaparken, kendinden önce komutana damızlık eden kızın da komutanla ayrı bir iliÅŸkisi olduÄŸunu anlıyor. 

Çok akıcı ve içine çeken bir kitap. Mutlaka okumaya deÄŸer… Goodreads’te beÅŸ yıldızımı aldı.
Darbe gündemi çok eski olmayan bir ülkeden gelen biri olarak böyle şeyler bana olabilitesi çok yüksek geliyor. Nedense toplumumuzda da bir alışmışlık olduğundan böyle radikal bir değişiklik bile gelse kabulleniriz gibime de geliyor.

Kitabın bir dizisi de bulunuyor hem de kitabın yazarı Margaret Atwood’dan onaylı. Ben henüz sadece tek bölüm izleyebildim ve güzel yansıtıldığını düşünüyorum.  

Etkilendiklerim

İstemek zayıflıktır. s: 73

Labirentin içinde kaldığı sürece, bir fare de istediÄŸi yere gitmekte özgürdür. s:190

Ama bir şey değişmişti. Bir denge. Kendimi büzüşmüş hissediyordum, öyle ki beni sararak kollarına doladığında, bir bebek kadar küçüktüm. Aşkın bensiz ilerlediğini hissediyordum.

Bunu önemsemiyor diye düşündüm. Hiç önemsemiyor, hem de. Belki hoşuna bile gidiyor. Birbirimize ait değiliz artık. onun yerine, ben ona aitim. s: 228

Biraz acı zihni temizler, derdi. Dualarımız boÅŸluk içindi, böylece doldurulmaya hak kazanacaktık: zarafet, aÅŸk, özveri, sperm ve bebeklerle… s:243

Written by EGe

2 Comments

  1. nail d

    Orijinal adıyla, dijital platform dizisi olarak çekildi. İlk 2 sezonu ödüllerle kapattı. 3. sezon çekimleri devam ediyor sanırım.

    Çok güzel yazı olmuş da diziye birkaç cümle daha ayırsaydınız olurmuş :)

Comments are closed.