2 ay olacak geleli, okulsa uzun süredir sürüyor gibi geliyor. Sınıfta 60’a yakınız: 25 farkı milletten insan var. Yani her türlü kombinasyonumuz bir Temel fıkrası oluşturuyor. En dikkat ettiğim şeyse Doğu-Batı / Kuzey-Güney ayrımı. Sınıftaki gruplaşmalardan bahsediyorum…Anglo-Saksonlar ne hikmetse çok seviyorlar beraber takılmayı. İngilizidir, Kanadalısıdır, Amerikalısı, İrlandalısı, Avustralyalısı hep beraberler, aralarına İskandinavları, Hollandalıları ve Almanları/Avusturyalıları da al, oldu mu sana bir grup! Diğer tarafa bakıyorum Latin Amerika rocks! Peru, Meksika, Dominik Cumhuriyeti, Kolombiya…Onlarla takılan Farsı, Bangladeşi…Ben nerde miyim ben daha çok bu ikinci gruba yakınım, ara sıra Lübnan-Meksika-İspanya üçlüsüyle takılıyorum.
Çok farklı dünyalar, farklı hayatlar… Ne o? Development Studies, ne o herkes Kalkınma okumaya gelmiş tüm Batılılar, inanılmaz, kalkınmayla ilgililer, o hayatları çok iyi bilirler…Burcu dedi, senin bölümündekilerin facebook profillerinde siyahi çocuklarla, maymunlarla resimleri var, herkes bölümü Kalkınma anlıyor. Tek Uluslararası Ticaret anlayan benim galiba!?
Bölüm başkanlarımızdan biri The Rise of Global Economy dersini veriyor; kendisi oldukça entelektüel gözüküyor fakat dersini kısaca yorumlamak gerekirse şunu anladım: ”Abicim İngiliz değilsen ölmüşsün ya!!!” kendisi de Alman ama :) ” uzun boylu musun o zaman bebekken iyi beslenmişsindir bu da IQ nun yüksek olmasına sebep olur,uzun lafın kısası :
Kuzey Avrupalıyız=UZUNUZ=AKILLIYIZ!, tabii üstün genlere sahip olmak maalesef ŞANS işi! Kolonilerin mi vardı? Çok iyi ettin de oraları işgal ettin, bir sürü insan öldü, olsun canım onların yapılanmasına yardım ettin, hatta keşke koloni kalsalardı ekonomik durumları daha iyi olurdu! çok iyi bir şey kolonileşme ya!” bana ”Senin gibi Batılı Türkleri görüyorum bu üniversitede bir de Almanya’daki Türkleri görüyorum, şaşırtıcı” dedi profesör, nasıl ekonomi tarihi bu anlamadım; yani dersi bu kadar sosyo-ekonomik işliyoruz, Avrupa’da dönem dönem, neyin nasıl geliştiğini filan, nasıl olur da böyle bir soru sorar anlamıyorum! Ya meraksız ya umrunda değil! 2. Dünya Savaşı’ndan sonra değişen düzen, göçler, kimlerin neden göç ettiğini benden daha iyi bildiğini sanıyorum, neden o zaman ”westernized-Turk”? Ya da neden derste Avrupa’nın 16.17. yy ‘lardaki içler acısı halini anlatırken: tuvalet yok, banyo yok, insanlar dışkılarını lazımlıklardan dışarı atıyorlar’- Gardyloo (garde à l’eau) diyorlar buna da ,
bunu anlatırken, dünyanın neresinde böyle değildi diye sorduktan sonra, dibindeki Osmanlı İmparatorluğu yerine, Çin’de şehir dışında toplanıyordu diyor!? Yani ben mi çok ülkem odaklı bakıyorum olaya bilmiyorum ama tuvaletleri ve hamamlarıyla ünlü bir yerden gelince, insan bahsedilsin istiyor. Dersten sonra hocaya neden bizden bahsetmediniz, bizde 17.yy’da Tuvalet Vakfı bile vardı dediğimde ise ” derste her şeyden bahsetmek zorunda değilim ki, her şey konumuz değil ki” tadında bir yanıt alıyorum, ama ısrar edince, link at bakayım vakfa diyor…
Bölüm başkanlarımızdan biri The Rise of Global Economy dersini veriyor; kendisi oldukça entelektüel gözüküyor fakat dersini kısaca yorumlamak gerekirse şunu anladım: ”Abicim İngiliz değilsen ölmüşsün ya!!!” kendisi de Alman ama :) ” uzun boylu musun o zaman bebekken iyi beslenmişsindir bu da IQ nun yüksek olmasına sebep olur,uzun lafın kısası :
Kuzey Avrupalıyız=UZUNUZ=AKILLIYIZ!, tabii üstün genlere sahip olmak maalesef ŞANS işi! Kolonilerin mi vardı? Çok iyi ettin de oraları işgal ettin, bir sürü insan öldü, olsun canım onların yapılanmasına yardım ettin, hatta keşke koloni kalsalardı ekonomik durumları daha iyi olurdu! çok iyi bir şey kolonileşme ya!” bana ”Senin gibi Batılı Türkleri görüyorum bu üniversitede bir de Almanya’daki Türkleri görüyorum, şaşırtıcı” dedi profesör, nasıl ekonomi tarihi bu anlamadım; yani dersi bu kadar sosyo-ekonomik işliyoruz, Avrupa’da dönem dönem, neyin nasıl geliştiğini filan, nasıl olur da böyle bir soru sorar anlamıyorum! Ya meraksız ya umrunda değil! 2. Dünya Savaşı’ndan sonra değişen düzen, göçler, kimlerin neden göç ettiğini benden daha iyi bildiğini sanıyorum, neden o zaman ”westernized-Turk”? Ya da neden derste Avrupa’nın 16.17. yy ‘lardaki içler acısı halini anlatırken: tuvalet yok, banyo yok, insanlar dışkılarını lazımlıklardan dışarı atıyorlar’- Gardyloo (garde à l’eau) diyorlar buna da ,
bunu anlatırken, dünyanın neresinde böyle değildi diye sorduktan sonra, dibindeki Osmanlı İmparatorluğu yerine, Çin’de şehir dışında toplanıyordu diyor!? Yani ben mi çok ülkem odaklı bakıyorum olaya bilmiyorum ama tuvaletleri ve hamamlarıyla ünlü bir yerden gelince, insan bahsedilsin istiyor. Dersten sonra hocaya neden bizden bahsetmediniz, bizde 17.yy’da Tuvalet Vakfı bile vardı dediğimde ise ” derste her şeyden bahsetmek zorunda değilim ki, her şey konumuz değil ki” tadında bir yanıt alıyorum, ama ısrar edince, link at bakayım vakfa diyor…
Neyse ben kültür emdiğim gruba döneyim, bizim Basra Körfezi dediğimiz yere İran BM’nin de onayını alarak ‘Pers Körfezi ‘ diyormuş ve Arap Körfezi denmesine dayanamıyor sınıf arkadaşım ve bana anlatıyor; adaları paylaşamıyoruz. Elimizi versek kolumuzu kaptıracağız! Vallahi ben Arap aksanlarında hep ‘Körfez aksanı’ diye bir çeşit bilirim, üzgünüm dedim…
Dakka’ya döndüğümüzde ise kendi ön yargılarımı da yıktım. Bangladeşli sınıf arkadaşım bir hayli enteresan, Müslüman olmaya çalışmakta, evli, üniversitesinde yüksek lisansı olmamasına rağmen ders veriyormuş. Türkiye de espirilere konu olan Bangladeş’i birçok yönüyle öğreniyorum günden güne, A ve tabii ki burslu bu arkadaşım…
Zaten bursu anca az gelişmiş ülkelerden geliyorsan HA BİR DE KOLONİ ülkelerden geliyorsan alabiliyorsun. İspanya sanki bir özür niteliğinde tüm Latin ülkelerine burs vermiyor mu! Veriyor… Euro artsın, biz geçinmeye çalışalım. Terör olsun, deprem olsun… Neler oluyor?
Pingback: Hintli bir yazardan Ingilizce gelen kitap! | egecita