Epeydir okumak istediğim yazarlardan biriydi Cesare Pavese… Dönemdaşı olan Italo Calvino‘yu bir süre önce okumuş epey beğenmiştim. Pavese, yaşamına kendisi son verdiğinden biraz daha erken veda ediyor hayata.
En ünlü ve yazdığı son roman olarak geçen Ay ve Şenlik Ateşleri bir nevi bir gurbetçi hikayesi. Çok yoksul olan ve zor şartlarda büyüyen kahramanın yirmi yıldan sonra doğduğu köye dönüp inceleme yapmasını anlatıyor. Tabii bu yirmi yıl zarfında epeyce paralanıp pullandığını da dile getirmek gerek. Anılarını arıyor “Anguilla”, çocukluğunda böyle sesleniyorlar ona “Yılan Balığı” anlamına geliyor. Onun gibi ırgatlık yapan çocukluk arkadaşlarını ve himayesinde bulunduğu çiftliğin sahiplerinin onca zaman içindeki hikayelerini bulmaya geliyor. Kendisini sürekli eş değer gördüğü bir arkadaşıyla kıyaslıyor.
Çocukluğunda farklı çiftliklerde çalışıyor, farklı “efendi”leri oluyor; onların hayatına özeniyor bazen. Geri döndüğünde ise özendiği hayatların aslında ne kadar hayal kırıklıkları ile dolu olduğunu görüyor. Hayalini kurduğu, çocukluğunu geçirdiği Gamienella düşündüğünden çok farklı.
Son zamanların moda olan bir şarkısı gibi “Kendi Evimde Deplasmandayım“… Annesini babasını tanımadığından, bir kilisenin önüne bırakılarak hayata başladığından zaten bir aile sevgisi olmayan Anguilla, yaşadığı hiçbir yere kendini ait hissetmiyor…
Pingback: Altın Köşk Tapınağı (Kinkakuji) | egecita