Saramago’nun “Körlük” romanından sonra çıkardığı ve tezat olarak isimlendirdiği “Görmek” romanını epeydir merak ediyordum. Görmek, orijinal ismiyle “Ensaio sobre a lucidez”, biraz sarkastik bir isim tercihi… Demokrasi çerçevesinde bile dönmeyi sürdüren siyasal oyunların iç yüzünü görebilmeye gönderme yaptığını anlıyorsunuz okudukça; ben de bu aydınlanmayı 2013 yılında Gezi Parkı olaylarıyla yaşamıştım. Hayatım boyunca çok da politik bir tavrım, duruşum olmamıştı ama o sene gerçekleşen onca olay beni içine çekti ve birçok kez medyanın beni ve dünyayı nasıl kandırdığını; halkı kutuplaştırmak için attıkları bin bir taklayı acıyla g-ö-r-d-ü-m.
2015 yılında iki seçim geçirmiş ve ikisinde de gönüllü olarak gözetmenlik yapmış biri olarak kitap cuk oturdu. Birçok müşahidin kendinden bir şeyler bulabileceği, yaşadıklarından ve gözlemlerinden paralellikler görebileceği saptamaları mevcut. Sağ – Sol ve Merkez partileri temsilcilerinin olaylara bakış açıları, verdikleri tepkiler , sandık başkanının egosu vs…
Daha sonrasında seçimlerden çıkan protesto oyları hükumeti deli ediyor ve başkenti cezalandırmaya, insanlara verdikleri boş oyun hesabını sormaya kalkıyor devlet. Karşılarında sisteme inancını yitiren siyasi partilerin hiçbirini beğenmeyen ve iktidarın elini ayağına dolaştıran bir halk var. İktidar parti tüm güvenlik güçlerini şehirden çekiyor ve şehri kendi haline bırakıyor. Devletin içinde dönen kirli oyunlar burada devreye giriyor ve başsız kalan şehirde patlamalar, cinayetler meydana gelmeye başlıyor. Devlet kendi eliyle suçları, basını da kullanarak boş oy kullananlar komplosuna yıkıyor… Kitabın seyri bakanlara gönderilen bir mektupla değişiyor. Mektup, yıllar önce meydana gelmiş “Körlük” hadisesiyle bu beyaz oy kullananlar arasında bir bağlantı olabileceğine işaret ediyor ve kapsamlı bir araştırma başlıyor.
Dürüstlerin yine nasıl kaybettiklerini acıyla okuyacaksınız…
Etkilendiklerim
Bunların bir yandan, hem kendi başyazılarında, hem ısmarlama yazdırdıkları fikir yazılarında, seçmenlerin ulusun yüce çıkarların beklenmedik ve sorumsuzca kullandıkları yöntemlerle, tuhaf ve üzücü bir sapkınlık içinde hiçe sayarak ülkedeki siyasal yaşamı görülmemiş bir biçimde altüst edip onu en akil adamların bile çözemediği bir çıkmazın içine sokmuş olmasını kamusal hoşgörüyle karışık bir şiddetle kınamayı kendilerine göre edinmişlerdi. S:51
-bu arada şunu da belirtmek gerekir ki söz konusu işkencenin gerçekten yapıldığı konusunda, orada tanık olarak bulunmadığımız için kesin bilgimiz olmadığını söylemek zorundayız, ama aslında bu da fazla bir şey ifade etmesi çünkü peygamber, Kızıldeniz yarılıp halkıyla birlikte karşı kıyıya ayakları bile ıslanmadan yürüyerek geçerken de biz orada değildir ama herkes o olayın doğruluğuna yemin billah tanıklık eder– s.124
İktidar korumanın değişmez bir kuralına göre, kelleleri, o kelleler daha düşünmeye başlamadan uçurmak gerekir yoksa çok geç kalınmış olabilir. S.131
Oysa kuşku güvenliğin anasıdır derler, örneğin esirgeyen sigorta şirketi bunu çok iyi biliyor olmalıydı, çünkü hem sigorta yapıyor, hem de yaptığı sigortayı bir daha sigortalıyordu s.343
