Açıkçası çok bir beklentiyle başlamadım bu kitaba. Roman mı öykü mü ne onu bile bilmiyordum elime alırken. 8 ayrı hikaye karşıladı beni, her birinde de aslında yaşı 13-14 olan ergen bir erkek çocuğu baş rollerde. Fakat sanırsınız 40-50 yaşlarında. Bazı öykülerde anca sonuna doğru anlıyorsunuz yaşını bazılarında ilk satırlardan ele veriyor kendini ama tamamen büyümüş de küçülmüş bir karakter mevcut hep. Bu bana Alper Canıgüz’ün Alper Kamu karakterini de hatırlattı. Tabii oradaki karakter 6 yaşındaydı o ayrı! Hikayeleri biraz renklendirmek için karşı cins katmak gerek değil mi? Her bölümde kafaya takılan bir kız mevcut. Kimi zaman yaşıtı kimi zaman abisinin sevgilisi… Bir de anneannesiyle olan hikayedn etkilenmişim, küçükken okuduğum Muzaffer İzgü’nün “Anneannem bıdı bıdı” serisinden kaynaklansa gerek! Keyifle okuyacağınız bir Emrah Serbes kitabı…
Dikkatimi çelenler
Biz sevişemediğimiz için aramızdaki muhabbetin kendisi sevişmeye benzemeye başlamıştı. Hep devrik cümleler, kesik kesik, soluk soluğa. Bu tarz gerilimleri uzatmayı severim. Nilüfer gibi genç kızlara karşı iki taktik kullanmak gerekir. Bir, istediğini saklama. İki, zamanı sen belirle. s:27
“Kadınlar daha fazla zevk alıyorsa neden isteyen taraf hep biziz?” diye sordum. s:49
İki tanesi tam teröristti, resmen Kürt’tüler. Bir de övünüyorlardı bununla.İnsan en azından saklamayaçalışır, ben Kürt olsam kimseye söylemem mesela, kendi içimde halletme çalışırım o problemi. Ama bunlarda hiç utanma da yoktu, evin içinde herkesin duyabileceği bir desibelde Kürtçe konuşup bölücük yapıyorlardı. s:95