Corrandes d'exili

Corrandes d'exili

  • December 14, 2019
  • |
  • Genel
  • |

Bir şiirden şarkıya dönüştürülmüş bir eser Corrandes d’exili”; Türkçesiyle “Sürgün şarkıları”. Bana kalsa “Sürgün Ağıtları” diye çevirirdim. Hele ki Silvia Perez Cruz‘dan dinleyince başka türlüsünü düşünemiyorsunuz.


Silvia’yı ilk kez Barselona’da yaşadığım sene “fado en catalan” adıyla verdiği bir konserde izlemiştim. Fado deyince bende akan sular duruyor tabii, çok farklı gelmişti Katalanca bu tarz yorum dinlemek…
Kendisi de Katalan olan Silvia, tam bir aşk çocuğuymuş. İspanyol arkadaşımız bu şekilde tanımlamıştı. Annesi babası da müzisyen Silvia’nın, etnik olarak Katalan mı diye kontrol ettim değil. Annesi Murcia, babası Katalunya doğumlu ama baba tarafı aslen Galiçyalıymış.

Bu şarkı ise karşıma Sami’nin 2014 yılında gönderdiği bir listede tekrar çıktı. Dinlemeye başladıktan sonra tüm bünyemin sarsıldığını fark ettim. Hala da dinlerken göz yaşlarımı tutamadığım bir yorumu var Silvia’nın… Neyin sürgünü peki bu? Tam da tarihin içinden çıkıp gelen bir şiirden bu. İspanya iç savaşında Cumhuriyetçiler tarafında yer alıp sürgüne gitmek zorunda kalan Joan Oliver i Sallarès / Pere Quart tarafından kaleme alınmış. Önce Fransaya oradan Buenos Aires ve Şili’ye uzanan bir sürgün bu. Şiir daha sonra Lluís Llach tarafından seslendirilmiş. Silvia’da bu adaptasyonun üzerine kendi versiyonunu yapmış.

Buraya kendi çevirimi koyacağım, Türkçesini göremedim. Çeviriyi İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilgime dayanarak yapıyorum, ama benimki tabii ki acemi bir deneme…

“Corrandes d’exili” (1947)
Una nit de lluna plena
tramuntàrem la carena,
lentament, sense dir re.
Si la lluna feia el ple,
també el féu la nostra pena.

L’estimada m’acompanya
de pell bruna i aire greu
(com una marededéu
que han trobat a la muntanya).

Perquè ens perdoni la guerra,
que l’ensagna, que l’esguerra,
abans de passar la ratlla,
m’ajec i beso la terra
i l’acarono amb l’espatlla.

A Catalunya deixí
el dia de ma partida
mitja vida condormida;
l’altra meitat vingué amb mi
per no deixar-me sens vida.

Avui en terres de França
i demà més lluny potser,
no em moriré d’enyorança,
ans d’enyorança viuré.

En ma terra del Vallès
tres turons fan una serra,
quatre pins un bosc espès,
cinc quarteres massa terra.
“Com el Vallès no hi ha res”.

Que els pins cenyeixin la cala,
l’ermita dalt del pujol;
i a la platja un tenderol
que bategui com una ala.

Una esperança desfeta,
una recança infinita.
I una pàtria tan petita
que la somio completa.

Sürgün Ağıtları
Dolunaylı bir geceydi,
dağların sırtında yürüyorduk
Yavaşça ve çıt çıkarmadan…
Ay gitgide büyüyordu,
tıpkı içimizdeki keder gibi..

Sevgilim de benimle geliyordu,
esmer teni ve olanca ciddiyetiyle
(Sanki dağlarda bulunmuş olan
Meryem Ana misali..)

(Meryem Ana), yaptığımız bu savaşı affediyor,
ne kadar bu onu kanlar içinde bırakıp paramparça etse de…
Sınırı geçmeden önce son bir kez
yere oturup toprağı öpüyorum
ve omuzumla okşuyorum

Ve Katalunya’yı terk ediyorum.
Ruhumun bir yarısı hala bir uykuda,
diğer yarısı benimle geliyor ki
en azından
yaşayabilecek gücü bulayım…

Bugün Fransa topraklarında,
yarın kim bilir belki çok daha uzaklarda
Yok hayır, sıla hasretinden ölmeyeceğim,
hatta bu özlem yaşama sebebim olacak.

Vallès ‘de büyüdüğüm topraklarda,
üç tepe bir sıradağ,
dört çam kesif bir orman,
beş dönüm arsa çok fazla toprak ederdi
Vallès gibisi yoktur bu dünyada

Bırak çamlar koyu sarmalasın,
ve tepede bir inziva yerini
Sahildeki şemsiye
bir kanat gibi çırpsın

Tek bir ümit ki tamamen tükenmiş
Ebedi bir pişmanlık
Ve küçücük bir “vatan”
Rüyalarımda tüm detaylarıyla hatırlayabildiğim…

Konserlerinde genelde hep kırmızı tonlarıyla görüyoruz Silvia’yı. Bence çok gidiyor tarzına. Bu şarkıyı Aynur Doğan ile söyleseler çok ilginç bir düet ortaya çıkabilir. Hem tarz olarak hem de hikayesel olarak.

Bu aşağıdaki video Silvia’nın 20li yaşlarının ortalarında:

Aşağıda ise 30 yaşında artık…

2018’de Istanbul’da izlediğim konserindeyse ise şarkı tamamen ağıt gibiydi. Yerde dizlerinin üzerinde çökerek söyledi tüm parçayı; arada ağlama nöbetlerine giriyor sanıyordunuz o kadar duyguyu yansıtarak…

Written by EGe