Oyyy diyorum! Aylak Adam‘ı okuduktan sonra bunu okumak, bende Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna‘sını okuduktan sonra Kuyucaklı Yusuf’u okuduğumdaki etkiyi yaptı.
Daha ilk sayfalarında sarsarak başladı. otelde yardımcı olarak çalıştırdığı kadını gözüne kestirip ihtiyaçlarını o “uyurken” gidermeye başlamasıyla.Kadın gerçekten farkında değil miydi, aldırış mı etmiyordu bir muamma.
Bu arada bol bol geçen ilişki zincirlerini tam çözemedim, kafamı da tam veremedim sanırım; biraz die verlorene Ehre der Katharina Blum havasında sürekli bir eskiye bir günümüze dönerek anlatılmış bazı bağlantılar…
İlk başlarda adamı sadece takıntılı olduğunu düşünüp “sapık” derecesinde olmadığını varsaymıştım ki yanılmışım…
Düşünüyorum ne otellerde kalıyoruz, pansiyonlarda… Kim bilir neler geçiyor yan odalarda ya da neler geçti kaldıklarımızda?