En yüksek sezonda Sardinya adasına gidelim dedik :) Ağustos ayı sadece Baden-Württemberg eyaleti için değil İtalya için de yüksek sezon. Stuttgart- Sardinya adası arasında iki şehre direkt uçuş var, fakat feribotla gelmeyi de tercih eden çok oluyor.
Biz Cagliari’ne indik ve Costa Rei de tuttuğumuz eve 1 saat arabayla yol aldık. Cagliari’nde araba kiralama şirketlerinin hepsgni aynı alana toplanmış ve arabalar katlı bir otoparkta bulunuyor. Yol boyunca onlarca tünelden geçtik. Genel anlamda kıyı boyunca yollar epey virajlı ve yavaş akıyor.
En baştan diyebileceğim yorum şu, sosyal medyada sürekli paylaşılan güzel koylar, plajlara ulaşmak o kadar kolay değil. Hele ki bir bebekle/küçük çocukla seyahat ediyorsanız. Ya uzun bir doğa yürüyüşü sizi bekliyor ya tekne ile ulaşmanız gerekiyor
Costa Rei & Civarı
Genel anlamda Sardunya’da kiralık evler ucuz değil. Airbnb’de listelenen evleri ayrıca da bulabiliyorsunuz böyle daha uygun oluyor.
Costa Rei plajı epeyce uzundu. Sanırım hayatımda bu kadar uzun bir sahil şeridi görmemiştim. Kum beyaz su güzel ve geniş bir sahil. İtalyanlar kendi şemsiyelerini, sandalyelerini, hatta açılır katlanır masalarını, soğutucu dolaplarını her şeylerini getiriyorlar plaja. Civardaki başka plajları da merak ettiğimizden birkaç tur attık.
Spiaggia di Porto Giunco, Villasimius
Burası epey yüksek puanlı bir plajdı, Villasimius da epeyce yazlıkçının toplantığı bir belde. Costa Rei’den arabayla yarım saat sürüyor. Biz geldiğimiz gün hava kapalıydı, belki ondandır plajı aman aman bulmadık ve her plajda olduğu gibi aşırı bir kalabalık vardı.
Spiaggia di Cala Monte Turno
Buraya bebeksiz gittik, Costa Rei’ye arabayla 8-10dk. Özel otoparkı var ve ödeme yapmanız gerekiyor. Fakat bizim gibi yüksek sezonda giderseniz bu otopark hep ful durumda. Biz bi baktık herkes etrafa park etmiş, son çare biz de öyle yaptık. Zaten çok kalmayı planlamadığımızdan bu riski aldık. Bu plaj gerçekten de hoşumuza gitti. Beach Club da var, halkın kendi girdiği alan da var.
Bizim şansımıza Costa Rei bölgesinge bir mangal festivali vardı. Fakat geç gördüğümüzden yiyip gelmiştik, beni asıl etkileyen kısmı canlı latin müziği yapan bir grup olmasıydı. Sonrasında ise animasyon ekibi gibi tüm kalabalığı coşturdular. Yüzlerce insanın macarena hariç aynı dansları yaptığı bir ortamdı. Yediden yetmişine… Hatta bebeklere kadar da. İtalyanlar akşam 10-11 fark etmez 1-2 yaş bebeleri bile ortama getiriyorlar, bazıları uyuyor bazıları ise omuzlarda taşınıyor.
L’Arogasta
Burası evin yakınında havalı görünün bir restorandı. Rezervasyon yapıp gittik. Sahibi İsviçreli ve tüm masalarla sohbet ediyor servis yapıyor. 50 küsür sene önce evlenerek Sardinya’ya gelmiş ve kalmış. Menüde dikkatimi çeken şeylerden biri yerel bir tatlı olan Sebadas. Flo, künefe geliyor bence dedi haklı da çıktı. İçi peynir dolu bir tatlı :)
Cagliari
Burası adanın daha doğrusu Sardinya Özerk Bölgesi’nin başkenti, 500 bine yakın nüfusu var. Gezmek için de güzel bir şehir. Eski şehirde görülecek birçok yer var, arkeoloji müzesi de cabası. Fil Kulesi ücretliydi tepesine çıkmaya değer görmedik. Katedralin ise ilk yapımı 13. yy’a dayanıyor. Her renovasyon sırasında yeni bir mimari türden geçmiş. Gotiktir, baroktur, yok Neo-Romanesque’tir.
Museo archeologico nazionale di Cagliari
Bu müze epey bebek-dostuydu. Ayrı bir bebek-çocuk odası vardı. İçinde kitaplar, oyuncaklar, bez değiştirme masası. Tek eksiği bezdi diyebilirim. Ben Almanya’da dm lerden alışmışım bez olmasına. Müze içerisinde de her bölümde çocukların ilgisini çekebilecek şeyler yapmışlar. Mesela sergilenen eşyaların bir kopyası, çocuklar ellerine alıp inceleyebiliyor. Bir tane boyama yapma masası vardı. Arada yine çocuk kitapları olan bir masa. Müze görevlileri ise epey güler yüzlüydüler.
Framento
Daha sonrasında 1-2 saat evvelinden arayıp rezervasyon yaptırdığımız Framento’ya gidiyoruz. Bu pizzacı İtalya Top100 arasında yer alıyordu ondan merak etmiştim. (61. sırada). Ben kendi pizzamı gerçekten de çok beğendim daha önce hiç böyle bir pizza yememiştim. Limon sosluydu, capricciosa değil capPERricciosa. Diğerleri öyle pek de özel bulmadı.
Nodu Pianu & Olbia
Kuzey’deki evimiz tam bir “beach house” du. Plaja 70 metre uzaklıkta ve kendine ait bir patikası vardı. İçi epey eskimiş ama manzarası müthiş, her yerinden bir deniz manzarası gözüküyor. Kaldığımız bölge Nodu Pianu Olbia’ya 15-20dk uzaklıkta. Burada körfezlerde birçok farklı belde var. Biz Golfo Aranci meydanda Nek konserine gittik, epey konuşulan Spiaggia Bianca‘yı ziyaret ettik (beğenmedik) ve en son da Porto Cervo’ya gittik.
Küçümsememek lazım, ücretsiz konser olunca yüzlerce insan oluyormuş. Nek konseri 22:00 de başlıyordu, öncesinde vardık ama park yeri bulmak hak getire. 22:15 gibi benim en iyi bildiğim şarkısı se una regola c’é yi söyleyince boş verin geri dönelim diyecektim ki, konser alanına yakın bir sokakta bir baktık herkes boşverip yasak bir şekilde park etmiş. Biz de güruha karıştık ve böylece konseri izleyebildik.
Porto Cervo
Burası Türkiye’nin Bodrum’u gibi. Büyük bir marinası var ve birçok lüks yat buraya demir atıyor. Bölgede epey lüks markaların olduğu açık alışveriş merkezi gibi bir alan var. Bu açıdan biraz Kanyon’u anımsattı. Gelen kitle dediğim gibi biraz daha farklı bir profil, fiyatlar da ona göre adapte olmuş durumda.
Burada gezide yediğim en pahalı pizzayı yemiş olabilirim €30, ama aynı zamanda da en orijinal olanını. İsmi Mazara olarak geçiyordu ve hamuru mürekkep balığının mürekkebi kullanıldığından bu renkte. İçinde bufalo mozzarellasından Burrata’ya ve bir karides türü olan Rosso di Mazzara del Vallo’dan kavrulmuş bademe ve kırmızı meyveye bir sürü ilgimi çeken malzeme vardı.
Parco Nazionale dell’Arcipelago di Maddalena
Tatili bitirmeden şu ünlü Ulusal Park olarak geçen adalara da bir tekne turu yapalım dedik. La Maddalena takımadaları olarak geçen adalar, Sardinya’nın kuzey doğusunda yer alıyor. Birçok tekne turu Palau’dan kalkıyordu. Palau Olbia’ya bir saat uzaklıkta. Genel olarak turları Maddalena ya da Caprera olarak ayırmışlar. Biz biraz son dakika ayırttığımızdan şansımıza ne gelirse ona gidelim dedik. Tüm günlük Maddalena turu denk geldi. En yüksek sezonda gittiğimizden günlük tur yemeksiz kişi başı €75.
Palau limanda, açık alanda otopark yeri bulmak yine epey güçtü. Biraz daha pahalı olan kapalı bir otoparka bıraktık. Tur 10:30’da başlatıp 17:30 gibi bitiyor. Toplamda 4-5 noktaya uğradı, hepsinde de uzun uzun molalar verdi. Bana kalsa Maddalena ve Caprera tek günde gezilir ama ikisini kombi yapan bir tur görmedim. Bizim tur ilk olarak Spargi adasında Cala Corsara‘ya uğradı, sonrasında Budelli adasındaki Spiaggia Rosa‘dan teğet geçtik. Burası ’94 kullanıma kapatılmış çünkü pembe kumlar giderek azalmış. Plaja rengini ise midye kabukları ve Miniacina miniacea isminde bir canlı veriyormuş.
Miniacina miniacea
Burası yerine Budelli adasında pembe plaja birkaç koy ötede Piscine di Budelli‘de denize girdik. Her tekne turunun bir “akvaryum” koyu var değil mi :) Sonrasında Santa Maria adasındaki Cala Santa Maria‘da da yüzme molası verdik ve son durak olan La Maddalena adasına gittik. Türkiye’den gelen birisi olarak beni bu koylar çok etkiledi diyemeyeceğim. Günün sonunda bir Kekova, Suluada, Marmaris, Fethiye civarı tekne turu yapmış olan herkesin görebileceği sahneler.
La Maddalena adası görsel olarak hoş sokaklara sahipti. Bu bölgeyle bağlantılı kişiliklere gelecek olursak, Giuseppe Garibaldi bu bölge için çok özel biri. Kendisi, İtalya Devleti’nin kurucularından aynı zamanda, zamanında 3 yıl kadar da Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşamış. Bundan dolayı İstanbul’da Beyoğlu’nda Casa Garibaldi binasını görebilirsiniz. Kendisi Caprera Adası‘nda vefat etmiş ama o adaya gitmediğimizden müzesini gezemedik. Aşağıdaki heykeliyle yetindik.
Ardından Palau’ya geri döndük. Gitmeden burayı da bir turlayalım dedik ve kilisesini epey beğendik. Daha önce böyle bir kilise altarı görmemiştim. Tamamen mozaikten.