Nice, Fransa’da en uzun kaldığımız nokta oldu. Hem Monaco’ya hem de Eze köyüne yakın olması sebebiyle burada 3 gece kaldık. Bir günü Monaco’ya ayırdık. Geri kalanında şehri gezdik ve bir yarım gün de Eze’e gittik.
Riviera boyunca gezdiğimiz şehirlerden en geniş plaja sahip olanı Nice’ti. Hem şehir merkezinde hem de suyu güzel, gönül ferahlığıyla gidebileceğiniz bir sürü halk plajı yan yana
Onun yanı sıra şehirde hem Metisse hem de Chagall müzesi var. Güzel haber Metisse müzesine giriş ücretsiz! :) Bu iki müze birbirine yürünecek mesafede ve bulundukları mahalle şehrin iyi bir kesmi olduğunu hissettiriyor. Çok güzel villalar, yazlıklar var.
Pera Müzesi’ne geldiğinde Chagall’ın eserlerine hayran kalmıştım. Nice’teki müzede ağırlıklı olarak dini göndermeler yapan tabloları vardı. Müzeler Hristiyanlık hikayelerini görmek epey sıradan fakat Chagall Yahudi ve kendi dinine has birçok hikayeyi ve inanışı tablolarına kendi tarzıyla yansıtmış.
Monako
Monaco’ya hem otobüsle hem de trenle gidebilirsiniz. 45 dakika süren yolculuk sonunda, sınırdaki ülke olan Monako size göz kırpıyor olacak. Ülke iki kısma ayrılıyor. Tarihi bölgesinde Monako sarayını ve müzeleri bulabilirsiniz, yeni kısmı ise Monte Carlo olarak geçiyor ve dünyaca ünlü kumarhanesi ve Opera binası ile göz dolduruyor. Eski tarafta ise kraliyet sarayı, kilise ve müzeler bulunuyor. Saray alıştığımız şaaşaalı Avrupa Sarayları’na kıyasla çok daha ufak ve gösterişsiz. Sokaklara park etmiş en son model lüks arabalarıyla, ateş pahası yiyecek fiyatlarıyla Monako bana biraz gri geldi.
Eğer Monte Carlo’daki kumarhanenin içine girmek istiyorsanız dikkat! Parmak arası terlik ile içeri almıyorlar. Ben sandaletle kurtardım vaziyeti. Bence o ihtişamı görmeye değer.
Eze
Bu Ortaçağ köyüne, Nice’ten otobüsle 30dk’da ulaşıyorsunuz. Trene binerseniz sizi köyün plaj kısmına götürür ” Eze sur Mer” ki burası hedef noktadan 45 dk tırmanış mesafesinde uzaklıktadır; bu patikaya da Nietsche Yolu diyorlarmış ” Chemin de Nietsche”. Bu yüzden biz limanın hemen yanından geçen 112 nolu otobüslere bindik. Bu otobüs Monako’ya da giden otobüs. Forumlarda bahsedilen ve Garibaldi Meydanı’ndan kalkan 82 nolu otobüsü bulamadık. İnternetteki bilgilere göre Vauban tramvay istasyonunun bitişiğinde durağı varmış.
Velhasıl-ı kelam burası daracık sokakları olan yüzyılların hikayelerini içine sindirmiş bir köy. Hatta ve hatta Osmanlı kuşatmasına uğramış. Dükkanların birinin önündeki kirişte turistler için yapılmış açıklamaları okurken keşfettik. Barbaros Hayrettin Paşa 1543’te buraya teşrif etmiş donanmasıyla:
En tepede kaktüs bahçesi var, girişi ücretli 5-6 euro civarında. Bahçeden ziyade kalenin tepesi burası o yüzden görmenizi tavsiye ederim. Burada insanlar 1 saat her pozda resim çektiriyor; öyle güzel manzarası var :)
Bu arada Nice’in Provence bölgesinde olmasına aldanıp lavantalı dondurma denerseniz pişman olabilirsiniz. En azından benim tattıklarım iyi değildi. Menekşelisinden iyydi yine de :)