Julio Cortazar’a üçlü hikayeler serisinin ilk kitabıyla başlangıç yapmış oldum. İlk önce “Sek Sek” romanını okusam daha mı iyiydi bilmiyorum şu an kendisi hakkımda hislerim karman çorman.
Sebebine gelince ise içinde onlarca hikaye barındıran 616 sayfalık bir eser bu. Çok fazla hikaye olduğundan sürükleyici bir roman gibi okuyamıyorsunuz sürekli bölünüyorsunuz. Hikayeler çok fantastik ama çoğu zaman geren cinsten.
Yani her hikayede bir tuhaflık mevcut. Bazı hikayeler çok hoşuma gitti, bazıları ise bünyemde aşırı stres yarattı. Bu stresin en büyük sebebi ise çoğu hikayenin sonu tecavüz, cinayet, şiddet, yamyamlıkla bitiyor; fakat yazar bunu açıkça yazmadan bu durumlara göz kırpan bir uslüp sergiliyor.
Bu içimde acaba gerçekten anladığım durum mu, doğru mu anladım diye ekstra bir gerginliğe sebep oldu.
İlk olarak “Öteki Yaka” isimli gruba ait “Yapboz” isimli hikayeyle irkildim “Gabriel Medrano Öyküleri” altındaki “Cadı” hoşuma gitti. Yine aynı gruba ait “Taşınma” da beni düşündürdü ve komik hissettirdi. Bir bakıma hafif bir eleştiri de sezdim. Aynı fabrikadan çıkma olmakla ilgili…
“Hayvan Hikayeleri” altındaki “Paris’teki genç bir hanımefendiye mektup” yine tuhaflıklar ötesiydi. “Kirke” yine gizemlerle ve iğrençlikle dolu… “Hayvan Hikayeleri” ise birini ölüme yollamanın verdiği hafiflik? Bu hikayeyi tekrar okumak durumunda kaldım çünkü nedense “Nene” ismini kafamda bir kıza yakıştırmıştım olmadığını sonradan fark ettim.
“İyi Hizmetler” de yine bir iğrençlik bekledim ama şükür olmadı. “Gizli Silahlar” yine çok gergindi. Tek tek hikayelere girmeyeyim ama ben her birini okuduğumda ufak çaplı bir kriz geçirdim. Hemen bunu okuyan diğer insanların ne istediğini bilmek istedim. Maalesef Türkçe çok yorumlanmamış ama İngilizce & İspanyolca epey yorum bulabildim.
Bünye olarak Cortazar okumaya hazır olmalısınız öyle diyeyim… Biraz da sabır gerektiriyor kitabı bitirmek…
Welcome to our world!