Arap yazarlardan bir şeyler okuyayım derken Halil Cibran (جبران خليل جبران,)’ın “Ermiş“‘ine denk geldim. Cibran, Lübnan asıllı bir Amerikalı. Hatta Osmanlı İmparatorluğu’nda doğmuş ailesi o gençken Amerika’ya göçmüş. Zamanında savaş karşıtı duruşuyla gençleri “asiliğe” teşvik ettiğinden Maruni Kilisesi tarafından afaroz bile değilmiş. 1960larda Hippilerin en sevdiği yazarlandanmış.
Ermiş, aslında kısa bir öykü gibi, 54 sayfada biten biten bir hikaye… Türlü konular üzerinde nasihatler ve açıklamalar gibi…
Aşka Dair
Çünkü aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. Hem besler, büyütür hem de budar sizi. s:6
Ne sahip olur aşk ne de sahip olunmak ister. Çünkü aşka aşk yeter. s:7
Evliliğe Dair
Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliklerinizde. Bırakın dans etsin göklerin rüzgarları aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin. Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz alsun aşk. s:8
Birbirnizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. s:8
Çocuklara Dair
Onlara sevginizi verebilirseniz ama düşüncelerinizi değil… Zira kendi düşünceleri var onların. s:9
Siz yaysınız, çocuklarınız da bu yaylardan fırlatılan canlı oklar. s:9
Vermeye Dair
Verenler; verme acısını bilmeden, sevinç aramadan, erdem kaygısına düşmeden verenler vardır bir de; şu vadideki mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi verirler. s: 10
Tanrı böylelerinin elleri aracılığıyla konuşur ve gözlerinden gülümser dünyaya s:11
Yemeye ve İçmeye Dair
Bir hayvanı öldürdüğünüz zaman gönlünüzde ona deyin ki: ” Seni öldüren o güç beni de öldürendir ve ben de tükenip gideceğim.” s:13
Dişlerinizle bir elmayı çiğnerken ona gönlünüzde deyin ki: “Tohumların benim bedenimde yaşayacak ve geleceğinin tomurcukları benim yüreğimde çiçek açacak. Rahiyan benim nefesim olacak, birlikte sevineceğiz bütün mevsimlerde.” s:13
Çalışmaya Dair
Çünkü aylaklık, mevsimlere yabancı düşmek, heybetle ve mağrur bir teslimiyetle sonsuza yürüyen yaşam kafilesinin dışında kalmaktır s:13
Eğer aşkla çalışamıyor ve çalışırken sadece hoşnutsuzluk duyuyorsanız, işinizi bırakıp tapınak kapısında oturmak ve sevinçle çalışanların sadakalarını almak yeğdir. s:15
Sevinç de Kedere Dair
Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz; sizi şimdi sevindiren, bir zamanlar üzenden başkası değildir. s:16
Evlere Dair
Söyleyin bana Orphalese halkı, bu evlerde neyiniz var? Kilitli kapılarla koruduğunuz nedir? s:18
Gerçekte bedenin rahata düşkünlüğü ruhun tutkusunu öldürür, sonra da onun cenaze alayının ardından sırıtarak yürür. s:18
Giysilere Dair
Keşke güneşe ve rüzgara teninizi daha fazla açıp da onları daha az giysiyle kucaklayabilseydiniz. Çünkü hayatın soluğu gün ışğında, eli ise rüzgardadır. s:19
Almaya ve Satmaya Dair
Elleri üretmekten aciz olanları işlerinize katıp sıkıntı çekmeyin, zira onlar sizin emeğinize karşılık laf satma peşinde olacaktır. s:20
Suç ve Cezaya Dair
Nasıl tek bir yaprak bile sararmazsa bütün ağacın sessiz bilgisi olmadan, kusur işleyen de hepinizin gizli iradesi dışında kusur işleyemez. s:22
Öldürülenin hiç sorumluluğu yok değildir öldürülmesinde, soyulananın hiç suçu yok değildir soyulmasında. s:22
Yasalara Dair
Fakat sizler kumdan kulelerinizi yaparken okyanus kıyıya daha fazla kum tşaıyor ve siz kuleleri yıkarken okyanus da sizlerle birlikte gülüyor. Gerçekten de okyanus hep masumlarla birlikte güler. s:24
Özgürlüğe Dair
Özgür olabilmek için çıkarıp atacağınız kendi özünüzün parçalarından başka nedir ki? s.26
Ve tahtından indirmek istediğiniz bir despotsa söz konusu olan, önce onun içinizde kurulu tahtını ortadan kaldırın. s:27
Ve üstünüzden atmak istediğiniz bir yükümlülükse söz konusu olan, bu yükümlülük size dayatılmadı, onu siz seçtiniz. s:27
Akıl ve Tutkuya Dair
Çünkü tek başına hükmeden akul, kısıtlayıcı bir güçtür; başıboş bırakılmış tutku ise, kendisini yok edene kadar yanan alevdir. s:28
Acıya Dair
Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir. Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağaltmakta kullandığı acı iksirdir. s:29
Kendini Bilmeye Dair
Ama terazilere vurmayın bilinmez hazinenizi, bilgilerinizin derinliklerini sırıkla ya da iskandil salvosuyla ölçmeye çalışmayın. Çünkü benlik sınırsız ve ölçüye gelmez bir denizdir. s:30
Öğretmeye Dair
Gerçekten bilgeyse, size kendi bilgelik evine girmeye çağırmaz, kendi aklınızın eşiğine götürür. s:31
Dostluğa Dair
Dostunuz fikrini söylerken aklınızdan geçen “hayır”dan korkmaz, “evet”i kendinize saklamazsınız. s:32
Dostunuzdan ayrıldığınızda üzülmezsiniz. Çünkü onun en sevdiğiniz yanı o yokken iyice belirginlik kazanır, tıpkı dağcıya dağın ovadan daha belirgin görünmesi gibi. s:32
Konuşmaya Dair
Aranızda yalnız kalmak korkusuyla konuşkan insanları arayanlar var. Yalnızlığın sessizliği kendi çıplak özlerini gösterir onlara, bundan kaçarlar. s:33
Zamana Dair
Zaman da tıpkı aşk gibi bölünmemiş ve temposuz değil midir? s:34
İyiye ve Kötüye Dair
Kendinizle özdeş olduğunuz zaman iyisinizdir. Ama kendinizle özdeş olmadığınız zaman kötüsünüz anlamına gelmez bu. Çünkü bölünmüş bir ev haydut ini değildir, sadece bölünmüş bir evdir. s:35
Kendinizden vermeye çaba gösterdiğinizde iyisinizdir. Ama kendinize çıkar sağlamaya çalıştığınızda kötü olamazsınız. Çünkü çıkar sağlamaya çabalarken toprağa yapışıp memesini emen bir kökten başka bir şey değilsiniz. s.35
Kekelemek bile güçlendirebilir zayıf dili. s35
Çünkü gerçekten iyi olanlar çıplak olana “Giysin nerede?”, evsiz olana “Evine ne oldu?” diye sormaz s:36
Duaya Dair
İçinizin karanlığını evrene dökmek rahatlatıyorsa sizi, yüreğinizde doğan güneşi dökmek de sevindirecektir. s.37
Hazza Dair
Aleviniz ya da dumanınız yük olur mu rüzgara? s:39
Güzelliğe Dair
Güzelliğe dair bütün bunları söylediniz, ama aslında ondan değil, giderilmemiş ihtiyaçlardan söz etmekteydiniz; hem güzellik bir ihtiyaç değil, coşkunluktur. Tutuşmuş bir yürek, büyülenmiş bir ruhtur. s:41
Dine Dair
Bütün saatleriniz evrende benlikten benliğe çırpılan kanatlardır. s:42
Ahlakı sadece en güzel kıyafeti olarak taşıyan, çıplak dolaşsa daha iyidir. s:42
Eğer Tanrı’yı bilmek isterseniz, bilmece çözmeye girişmeyin. Onun yerine çevrenize bakın, O’nu çocuklarınızla oynarken göreceksiniz. s:43
Ölüme Dair
Çünkü ölmek rüzgarda çıplak durmaktan ve güneşte erimekten başka nedir ki? s:44