Kitap klübümüzün Ocak seçimi Japon Edebiyatı’ndan bir eserdi bu sefer. Natsume Sōseki‘nin en ünlü kitaplarından biri olan “Kokoro“. Okuması oldukça kolay bir kitap, pdf şeklinde 2-3 günde bitirdim. Konu olarak çok sürükleyici olduğundan değil ama epey akıcı. Kitap üç kısımdan oluşuyor ve kitabın aslında olayı üçüncü kısımda anlatılıyor, öncesi biraz fasafiso. Yine de 20. yy başlarında Japonya havaları nasılmış hissedilebiliyor.
Köyden kente üniversite için gitmek mesela, bizde olduğu gibi Japonya’da da bu şekilde. Tokyo’da okuyabilmek bir lüks ve ayrıcalık. Aileler mezun olan çocuklarıyla çok gururlanıyorlar, kutlamalar yapıluyor. Tanıdık vasıtasıyla iş bulmak ise epey yaygın. Kitapta bir üniversite öğrencisi “hocam/sensei” diye hitap ettiği bir adamla tanışıyor ve takıntılı bir şekilde adamın hayatına giriyor. Sonrasında ekşisözlük’de birinin de dikkatini çekmiş acaba öğrenci eşcinsel ve adama hisler besliyor da “kokoro” yani gönül bir yandan da paralelde buna mu gönderme yapıyor diye. Ben de bu hisleri hissettim. Lakin kitabı okurken hocanın eşini fark etmesi ve güzel olduğunu düşünmesi bu saptamayı desteklemiyor.
Kitapta tabii ki en çok dikkatimi çeken unsur kadınların alt seviye/hor görülmesi ve hatta kadınların da bunu makul görmesi. Dikkatimi çekenler kısmında pembe ile taradıklarım bunlara bir örnek.
Onun haricinde bana çok safça gelen bir durum kitabın ana meselesi. Yani sen 20. yüzyıl başlarında hala muhafazakar modernleşmeye çalışan bir toplumda yaşıyorsun. Hatta aklıma şey geldi bizim romanlarda da bir kızın baldırını görüp içi gidenler aşık olanlar vardır ya, muhafazakar toplum sonuçta. Böyle bir durumda dul bir kadın ve onun kızıyla birlikte bir pansiyondasın kıza da gönlünü kaptırdın. Biraz bekleyeyim de öyle bakarım durumlara diyorsun sonra da hiç yoktan kendi akranın yakın bir arkadaşını bu pansiyonda kalması için getiriyorsun. Yani ateşe barutla gidiyorsun. Bu kadar baş başa kalınca insanlarda doğal olarak bir hoşlanma durumu oluşuyor hele ki o dönemler de, düşünemiyor musun yakın arkadaşın da senin hislerine bürünecek? Bile bile lades neden, bana çok açık bir durum gibi geldi bu. Hatta kitapta anlatılanlara göre kız da herkese boncuk dağıtıyormuş. “Hoca”, öğrenci ile konuşurken karımın benden başka erkeği gözü görmez diyor belki o vakitte öyledir ama daha hoşlantı durumları yaşarken, kız gayet diğer akrandan da hoşlanıyordu. Sürekli baş başa kalmak için fırsat yaratmalar vs, belki akran yapıyordur ama kız da “yes sir, yes sir” gayet hazır ve nazır.
Gelelim diğer konuya, akranın kankan senden önce davranıp sana kızla olan hislerini açıkladı. Diyemedin mi arkadaş ben senden önce hoşlandım, bana fırsat tanı vs. O benim önüme geçer, o bir hamle yapmadan ben anasıyla işi bağlayayım nasıl bir kafa? Hiç unutmuyorum, üniversite zamanı Facebook’tan birileriyle ekleşirdik, hemen çevremdeki kızlardan mesaj gelirdi: “Ege, bu arada bu çocukla BEN ilgileniyorum, farklı hislere kapılma” filan tarzında :D Neyse, tüm bunları da karısıyla konuşmamış olması filan beni çok darladı efenim.
Dikkatimi Çekenler
Şöyle bir düşününce, kadın dediğin zavallı bir varlık. Eşim gibi birinin benden başka güvenebileceği hiç
kimsesi yok çünkü. s: 34
Öyle düşünür mü düşünmez mi kadın başıma benim anlayacağım bir şey değil ama herhalde böyle bir mana çıkartılamasa gerek. Bir şeyler yapmak istiyor ama yapamıyor belki de. s: 38
Az önce o kız ve erkeğe alaylı gözlerle baktın değil mi? Bu alaylı bakışların altında aşkı arzulamana rağmen, kendine bir eş bulamamanın verdiği huzursuzluk yatıyor olsa gerek. s:38
Öyle göründü. Aşka doymuş birisinden daha yumuşak bir ses çıkar çünkü. Ama … Ama sen, aşk suçtur. Anlıyor musun? s:42
Annemin böyle durumlarda bir kadın oluşu itibariyle böyle boş konuştuğu olurdu. Buna karşın mesele laf yetiştirmek olunca, babamla bir olsak dahi annemi alt edemezdik. s: 124
Bu hal üstümden sert bir rüzgar gibi geçtikten sonra “Eyvah” dedim. “Artık geriye dönüş yok:’ diyen siyah bir ışık, bir anda tüm istikbalimi çizip geçerek, yanı başımda serili duran bütün bir hayatımı aydınlatmıştı. Ardından tiril tiril titremeye başladım. s: 315