You’re a work of Pop-Art, wanna hang you on the wall!

You’re a work of Pop-Art, wanna hang you on the wall!

Melody Gardot’un konserini kaçırmanın ezikliği içerisinde ne yapsam diye düşünüyordum Cuma günü için. Biletleri ilk tükenen Caz Festivali konseriymiş meğer. Ben bu sefer ağırdan almıştım bilet alma işini, olmadı.
Sonra Twitter’da gözüme Pera Müzesi’nin yazdığı ilişti: “Bugün #UzunCuma! Pera Müzesi 18:00’den 22:00’ye kadar ücretsiz olarak ziyarete açık!” Madem sanatsal etkinlik açlığı içerisindeyim, taktım Sevde’yi de Mısra’yı da koluma çıktım Pera yoluna! İspanyol sanatçı Manolo Valdés’in eserleri sergileniyor şu anda. Zaten epeydir görmek istiyordum; bu vesileyle gitmiş olduk. Kendisi hem ressam hem de heykeltıraş. Etkilendiği isimler arasında Velázquez, Rembrandt, Rubens, Matisse, Zurbarán ve Lichtenstein yer alıyor, aynı zamanda İspanya’daki pop sanat akımının öncüsü olan Equipo Crónica grubunun kurucularından olmuş. Pera’da sergilenen eserlerde de buram buram pop sanat görebiliyorsunuz. Renkler, anlayış farklılığı, çuval bezi kullanılarak yapılmış tablolar. Bu sergiyi gezip de ilham almamanız elde değil.
Ufak bir detay:
“Taçlar, kimi zaman Ariadne’nin Thesus’un labirentte yolunu bulmasını sağlayan ip yumağını, kimi zaman da Gorgo’nun kıvranan yılanlardan oluşan saçlarını andırır. Baş süsü ya da taçlardaki çeşitlemeler, Valdés’e sonsuz sayıda karakter imleme olanağı verir.”
Yukarıdaki olay benim ismimin ortaya çıkışına da gönderme yapıyor. O yüzden alıntılamak istedim :) 
Bir de hediye kazandım Pera Müzesi’nden tekrar, Reina Sofia müzesinin Valdés kataloğu… Ben de kendi kendime diyordum, nereden hatırlıyorum bu çizgiyi :) Ah Reina Sofia! Sanatsal bakışıma kademeler atlatan müze…

3 renkte…
baldır :)
Bu kadın ile epey bakıştık :)
Algeria
Las Meninas ve ben
Sevde, dondurma külahlarıyla…
kraliçeler…
Written by EGe