Yo-Yo Ma ve Aynur Doğan ismini yan yana görünce tüylerim diken diken oldu ne yalan söyleyeyim! Sonrasında öğrendim ki Silk Road Project ve İranlı kemençe virtüözü Kayhan Kalhor da dahil bu performansa. Böyle bir karışım, bu füzyon nasıl bir eser çıkaracaktı ortaya acaba?
4 ve 5 Eylül tarihlerinde Zorlu PSM‘de iki konser veren grubun 5 Eylül’ki performanslarına davetli olarak katıldım. 21:00’de baÅŸlayan konser arayla beraber 23:45’e kadar sürdü. Görsel bir şölen vardı sahnede. Kullanılan arka plan renkleri bazen gün doÄŸumu hissi yarattı bazen de masallar dünyasından çıkma bir grubu izlediÄŸimi düşündürdü. Bu arka planı nerden hatırladığımı düşünürken Carlos Saura’nın Flamenco Flamenco’su olduÄŸunu hatırladım. Muazzam bir görüntü.


15 kiÅŸilik bir ekip vardı sahnede; daha öncesinde hiç tanışmadığım enstrümanlar gördüm. Bir tanesi Pipa ‘idi. Bir Çin enstrümanı olan çalgı, 1000 yıl içerisinde çalma yönü dikeyden yataya doÄŸru deÄŸiÅŸerek ud halini almış. Yani Ud’un atası aslında pipa ‘ymiÅŸ. Çalan müzisyenin ( Li Hui) yeÅŸil çoraplarına da bayıldım :)
10 parmağında 10 marifet olan bir müzisyen dikkatimi çekti. Cristina Pato! Kendisi hem Galiçya gaydası hem de piyano çaldı. Üstüne üstlük vokal de yaptı…
Birkaç parçadan sonra Yo-Yo Ma mikrofonu eline aldı ve Kayhan Kalhor’u takdim etti. Hatta ikizi olduÄŸunu ama doÄŸum sırasında karışıklık olduÄŸundan farklı ailelere düştükleriyle ilgili bir espri yaptı. Daha sonra ise DNAları eÅŸ olmasa da ruhlarının eÅŸ olduÄŸunu söyledi ve Kalhor için “spiritual brothers” dedi, gerçekten de ruh ikizi olabilir bu iki virtüöz…
Yo-Yo Ma’dan bahsedecek olursak kendisi 5 yaşından beri müziÄŸin içinde olan ve çocuk deha yakıştırması yapılan, 75 albüm ve 17 Grammy Ödülü ile dünyaca ünlü bir çello virtüözü. Silk Road Ensemble grubunu ise 1998 yılında kurmuÅŸ. Ensemble, Silk Road Proje’sinin müzik kolektifi olarak geçiyor ve Avrasya kültürünü taşıyan sayısı 59’u geçen müzisyen, besteci, aranjör, görsel tasarımcı, hikaye anlatıcıdan oluÅŸuyor… İsminden de anlaşılacağı gibi grup, İpek yolu üzerinde yer alan farklı kültürleri ve enstrümanları buluÅŸturmak amacını taşıyor.
Konserin ikinci yarısında ise Aynur sahne aldı. 3’ü Kurmançi 1’i Zazaki olmak üzere 4 parça seslendirdi. Aynur’un sesinin gücüyle orkestranın çeÅŸitliliÄŸi birleÅŸince ortaya büyüleyici bir yorum çıkmış oldu. Epeyce duygusal ÅŸarkılardı Aynur’un seslendirdikleri. Özellikle ilk söylediÄŸi “Delale”… Javier Limon’un “Mujeres de Agua” / Suyun Kadınları projesinden sonra bu füzyona da çok yakışmış Aynur DoÄŸan!